“Ben çok yarışçıl bir karakterim. Her şeyle yarışırım. Bu kıskançlık değil. Her şeyle kendimi kıyaslarım. Son iki senedir kendimle büyük bir yarışa girdim. En büyük yarış şu , derdiniz kendiniz olmaya başladığınız zaman etraf sizi ilgilendirmiyor o zaman ışık saçıyorsunuz. Başkasını kıskandığınız zaman eksik hedef oluyor. Ben her zaman teşekkürle geçtim. Eve geldiğimde ağlardım neden takdir almadım diye. Hep derdim vardı. Bir şeylerle yarıştım. Sonra yarışmaya girdim zaten. Bu ışıltılı dünyaya da yarışarak girdim. Kendimi var ettiğim her şey yarış üzerine kurulu. kalpten yürekten söylüyorum özel hayatımda vardır. Kıskanç bir tipim ben. Fazla sahiplendiğim için. Kadınsal kıskançlığım yoktur.
Son erkek arkadaşım benden ayrılırken şunu söyledi. ‘Ben senin kadar çok sofistike bir insanla birlikte olmak istemiyorum.’ Bende çok fazla irdeleme huyu var. Adamın enerjisini çeken bir tipim. Fazla irdelemek. Film seyrederken, kitap okurken yorarım. Yorucu bir tipim.
KADINLAR BİRBİRİNE DESTEK OLMALI
Hep olan bir şey. Bunu övünerek söylemiyorum. Bu iyi bir şey de değil. Kadınlar birbirine destek olmalı kıskanmak yerine. Aşk ve mantık bir arada girmez. Mantığın olmadığı yerde her türlü absürtlük olabilir.
ZOR BİR İNSANIM
Kafaları çalışan insanlar seçmeye çalıştım. Yunan heykeli gibi insanlar olmadı benim hayatımda. Kafayla bozmuş insanlar… Onların bile dengesini bozduğum için. Övünerek söylemiyorum. Maalesef benim tarzım böyle. Bununla barışmayı öğrendim. Benim kendimin yarattığım problemlerimin de olduğu 40 yaşında yani geçen sene oldu. Ben baktığınızda zor bir insanım. Kişinin söylediği kelimelere inanmayan, arka bahçesinde başka bir şeyler mi söyleyen diye düşünen bir insanım. Medeni olmak güzel bir şey.
MÜKEMMELLİYETÇİ BİR AİLEDEN GELİYORUM
Mükemmelliyetçi bir aileden geliyorum. Bu yüzden de ben kızıma mükemmelliyetçi bir tavırla yaklaşmıyorum. Bunu hissettiğim anda frene basıyorum. Annem teşekkür getirdiğimde neden takdir getirmedin demiştir bana. Bunun etkisi olduğunu düşünüyorum.
Benim iş seçme şansım var. Benim bir duruşum var ve ben bu duruşumu herkese net bir gösteriyorum. Bana uygun şeylerle geliyorlar. Son dönemde bir şuursuzluk başladı. Son beş senedir herkesin her şeyi yapabileceği, herkesin kendini bulunmaz bir hint kumaşı gibi zannettiği, bu son yüzyılın en büyük sınavı üç harfli ego. Emekte yok. İnsan isterse her şeyi yapabilir.
YAŞLANMAKTAN KORKMUYORUM
Yaşlanmaktan korkmuyorum artık. Öğrendim. Yaşlanmayacağım çünkü. İyi yaş alacağım. Bedeniniz tabiki yıpranıyor bunun önüne geçemezsiniz. Çok öğrendikçe okudukça yaşınızın en iyisi olabilirsiniz. Gözün feri diye bir şey var, gözün feri gidiyor. 60-70 yaşındaki insanlara ilham kaynağı olabilirsiniz. Kadınlar için 40 bir dönümdür. Ben özellikle 20 yaşındaki kızlar dijitalden yazıyorlar sizin kadar fit değiliz, motive değiliz. Bu ne anlama geliyor birilerinin hayatına ilham vererek yaşarsanız hiç bir zaman yaşlanmazsınız. İşin gıda kısmı çok önemli. Yediğiniz şeyler, içtiğiniz şeyler çok önemli. Bunun parayla pulla ilgisi yok. İnsanlar parayı buldukça şişmanlıyor. Stres hormonu da insanı dinç tutar. Çünkü yağ yakar. Hayatta insanı yaşlandıran şey can sıkıntısı.
EN BÜYÜK SINAVIM KIZIM
Benim en büyük sınavım kızım. kızımın doğum sürecinde de O sürecinde de çalkantılı bir televizyoncudan kızım. Dışarıya çok belli etmediğim hikayelerde var orda. Bugün baktığımız zaman inanılmaz büyük değişik sınavlardan geçtim. Şımarıklığımın üst düzey olduğu, 20 li yaşlarımın sonunda popüler kültürün en üstünde her gün haberi yapılan bir kadın olarak hayatımda savaşmak zorunda kalmadığım duygularla olaylarla savaştım. Bir madende çalışan işçinin derdiyle benim derdim bir olamaz. Biraz da hayata böyle bakmak lazım. Kendim Deniz olarak sınavlarım o dönem çok zorluydu. Bugün bakıyorum iyi ki öyle olmuş böyle olmuş. O şer dediğim şeyler iyi ki dediğim şeylere dönüşmüş. Tabi o zaman öyleydi. Her sınav sizi bir üst Deniz’e bir üst Aslı’ya taşıyor.”