Cumhuriyet: Egemenin sahibinin birden fazla irade olduğu yönetim

24708_b

“Yemek sırasında: ‘Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!’ dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim. (…)

Efendiler, görüyorsunuz ki, Cumhuriyetin ilanına karar vermek için, Ankara‘da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü, onların da aslında ve doğal olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum.”

Cumhuriyetin ilanından bir gün önce, Gazi Mustafa Kemal, Türk ulusunun kurtuluşu olan o mühim kararı nasıl açıkladığını Nutuk‘unda (Alfa Yayınları, s.567-568) işte bu sözlerle ifade ediyordu…

Aslında yeni bir karar değildi, Erzurum Kongresi sırasında haber kaynaklarının yetersizliği nedeniyle hükümet şeklinin Cumhuriyet olduğuna dair radyo yayını dahi yapılmıştı. 23 Nisan 1920’den beri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dayandığı milli egemenlik anlayışı, adı konulmamış bir cumhuriyet rejimine işaret ediyordu.

Nihayetinde 1921 Anayasası da “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyor, yeni rejimin Cumhuriyet olduğunu, yalnızca ilan edilmeyi beklediğini müjdeliyordu… Nitekim 1923’te Cumhuriyet’in adı konulurken, yeni anayasa gerekmemesi, birkaç madde değişikliği ile amacın gerçekleştirilmesi bunun en büyük kanıtını oluşturuyordu.

Bundan dolayıdır ki, Mustafa Kemal, Cumhuriyet’in resmen ilanı üzerine Mecliste yaptığı konuşmada, “Türkiye devletinin zaten cihanca malum olması lazım gelen mahiyeti, uluslararası bilinen unvanıyla yad edildi” demişti.

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte, İstanbul’da gece 3’te atılmaya başlanan top atışlarını halk, ilk olarak işgal kuvvetlerinin saldırısı zannederek sokaklara çıktı. Topların gerçek sebebini ise sabah olduğunda gazetelerden ve Vali’nin açıklamasından öğrendiler. Halk, sokaklarda coşkuyla Cumhuriyet’in ilanını kutladı. Şüphesiz herkes “Cumhuriyet”ten farklı bir şey anlıyordu ama ortak bir noktada buluşuyorlardı: İçlerinde geleceğe dair umut ve mutluluk vardı…

Peki, neydi cumhuriyet?

Cumhuriyetin tanımı

Bugün genel anlamı ile cumhuriyet, devlet başkanının seçimle ve belli bir süre için belirlendiği yönetim biçimlerine deniyor. Ancak bu, cumhuriyetin dar ve teknik tanımı.

Geniş anlamı ile cumhuriyet, egemenliğin birden fazla iradeye bağlı olduğu yönetim biçimlerine deniyor ve demokrasi ile Cumhuriyet bu noktada kesişiyor.

Tabi bizim arzu ettiğimiz cumhuriyet yönetimi de yine bu geniş tanımda vuku buluyor.

Yoksa resmi adı ‘Cumhuriyet’ olan ancak diktatörlükle yönetilen ülkeler ile devlet başkanının seçimle belirlendiği eski sosyalist ülkelerin yönetim biçimlerinin arzu edilen demokrasi amacını taşımadığı hepimiz için belli olan bir şey.

Neticede, dar tanımı ile cumhuriyet, mutlaka demokrasi içermiyor.

Bu sebeple, önemli olan geniş anlamıyla cumhuriyet kavramıdır. Bugün gelişmiş uygarlıklardaki demokrasi, cumhuriyetin bu geniş tanımının ürünüdür.

O yüzden bu tanımı tekrar vurgulamakta fayda var: Cumhuriyet, egemenliğin birden fazla iradeye bağlı olduğu yönetim biçimidir.

Dolayısıyla, egemenlik, birden fazla iradenin kontrolünde değilse, yukarıda sözünü ettiğim dar anlamda cumhuriyet özellikleri gösteren diktatör ülkelerden biri olmuşsunuz demektir.

Cumhuriyet kavramının önemini, son yıllarda sınır komşularımızın yaşadığı karışıklıklar hepimize açıkça gösteriyor. O halde yapılması gereken, sınır komşularımızın yaşadıklarından ders alıp; cumhuriyeti, demokrasi ile tamamlayıp ileri götürmektir.

Yarın 95.yılını kutlayacağımız Cumhuriyet, bu ülke topraklarının en büyük kazanımıdır. Bu kazanıma sahip çıkmak ve onu yaşatmak hepimizin görevidir. Dolayısıyla, Cumhuriyet Bayramı, Türkiye’nin en önemli bayramıdır. Yaşanan gelişmeler cumhuriyetimizi yalnızca dar tanıma uygun kısa da, biz cumhuriyete sahip çıkma vazifesini Ata’sına borç bilenler, 95 yıl öncesinin coşkusu ve umuduyla sokaklara çıkalım, marşlar söyleyelim: Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!

Günün Sözü:

“Bütün dünya bilsin ki, benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum.” Atatürk

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version