Cumhurbaşkanı Erdoğan: Uluslararası sistem kelimenin tam anlamıyla çatırdıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Uluslararası sistem kelimenin tam anlamıyla çatırdıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milyarlarca  insanın umut bağladığı uluslararası sistem, kelimenin tam anlamıyla çatırdıyor.  ‘En kötü düzen düzensizlikten iyidir’ sözü, kötü düzenin sürmesine değil, tam  tersine bir an önce ıslahının gerekliliğine işaret eder. Biliyorsunuz Türkiye  olarak, her fırsatta Birleşmiş Milletler’de (BM) özellikle de Güvenlik  Konseyi’nde reforma ihtiyaç duyulduğunu söylüyoruz. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye  formüle ettiğimiz bu çağrımızın temelinde adalet talebi vardır.” dedi. 

Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen, 4. Uluslararası Yüksek  Mahkemeler Zirvesi akşam yemeğinde, dünyanın farklı ülkelerinden İstanbul’a zirve  için gelen konuklara teşekkür etti.

Adaletin hangi ırktan, hangi inançtan, hangi renkten, hangi  coğrafyadan olursa olsun tüm insanlığın ortak değeri ve talebi olduğunu kaydeden  Erdoğan, “İlk insandan beri peşinden koşulan, aranan, mücadelesi verilen bu  kavram, medeniyetlere rengini veren en temel değer olmuştur. Mensubu olduğumuz  medeniyet de adaleti mülkün, yani devletin, ülkenin, toplumun temeli saymaktadır.  Bunun için bizim adliye binalarımızın kapılarında, mahkemelerimizde  hakimlerimizin arkalarındaki duvarda hep bu yazı yer alır. Yine bizim  kültürümüzde ‘Şeriat’ın kestiği parmak acımaz’ diye bir söz vardır. Yani yargının  verdiği kararın sonuçları ne kadar ağır olursa olsun, bireyler ve toplum nezdinde  kabule şayandır anlamındaki bu söz de adalete olan saygıyı ve güveni ifade eder.”  diye konuştu.

“İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN”

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ecdadımızın bir başka sözü daha vardır ki o da esasında adalete vurgu  yapar. Bu söz, Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusuna atfedilen, ‘İnsanı yaşat ki  devlet yaşasın’ ifadesidir. Sadece ülkemizin ve bölgemizin değil, dünyanın her  yerinde derin izler bırakmış olan Hazreti Mevlana’nın adalet konusunda şahsen sık  sık başvurduğum çok önemli sözleri vardır. Her şeyden önce Mevlana Hazretleri,  hukuku, adalet denizinde bir katre olarak görür. Mevlana Hazretleri, ‘Hakimler,  Tanrı’nın ölçüsü ve terazisi gibi hareket etmek zorundadır’ der. Asıl önemlisi  Mevlana Hazretlerine göre, adalet demek her şeyin yerli yerinde olması demektir.  Bu yaklaşımı da ayakkabının ayakta külahın başta olmasıyla örneklendirir. Şayet  bunların yeri değişir, ayakkabı başa çıkar, külah ayağa inerse adalet terazisi  bozulur. Sadece ülkemizin değil, genel olarak Doğu felsefesinin özünde adalet  konusu vardır. Batı’daki devrimlere, kanlı sosyal dönüşümlere baktığımızda  hepsinin de temelinde öyle veya böyle bir adalet arayışının yattığını görürüz.  Günümüzde de bir ülkenin gelişmişliğinin veya geri kalmışlığının en önemli  ölçülerinden biri hukuk sistemlerinin iyi çalışıp çalışmadığı yani adalet  mekanizmasının işleyip işlemediğidir. Peki madem ilk insandan bugüne kadar  adalet, hukuk, kanun bu kadar önemli, öyleyse niye hala bunca zulüm, bunca  haksızlık, bunca feryat, bunca göz yaşı vardır. İnsanlık daha dün Bosna’da, çok  daha yakın zamanda Myanmar’da, Suriye’de 10 binlerin, yüz binlerin, milyonların  hunharca katledilmesine engel olamıyorsa, yeryüzünde nasıl adaletten  bahsedebiliriz?”

“ÇAĞRIMIZIN TEMELİNDE ADALET TALEBİ VARDIR”

“Batı toplumlarının çöpe atarak israf ettiği yiyecekler, Afrika’daki  tüm açları doyuracak boyuta ulaşmışsa burada hangi adaletten söz edilebilir?”  diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sadece kendi güvenlik ve refahı için mazlumlara, mağdurlara  kapılarını kapatan ülkelerin gelişmiş sıfatını taşıdıkları bir dünyada hangimiz  kendimizi adalet dairesi içinde hissedebiliriz. İnsanların, toplulukların,  devletlerin, uluslararası kuruluşların kendi aralarında sürekli bir adalet  tartışması yaşanıyorsa, hep birlikte durup düşünmeli, kendimizi sigaya  çekmeliyiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM başta olmak üzere dünyada amacı insanlığın  topyekun güvenlik ve refahını sağlamak olan pek çok kurumun, bu doğrultuda  imzalanmış pek çok uluslararası belgenin bulunduğunu hatırlatarak, şunları  kaydetti:

“Üzüntüyle belirtmek durumundayım ki ne bu kurumlar ne de bu belgeler  öngörüldüğü şekilde çalışmıyor.Milyarlarca insanın umut bağladığı uluslararası  sistem, kelimenin tam anlamıyla çatırdıyor. ‘En kötü düzen düzensizlikten iyidir’  sözü, kötü düzenin sürmesine değil, tam tersine bir an önce ıslahının  gerekliliğine işaret eder. Biliyorsunuz Türkiye olarak, her fırsatta Birleşmiş  Milletler’de özellikle de Güvenlik Konseyi’nde reforma ihtiyaç duyulduğunu  söylüyoruz. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye formüle ettiğimiz bu çağrımızın temelinde  adalet talebi vardır. Dünyadaki 193 ülkenin kederinin sadece 5 ülkeye, hatta bir  ülkeye bağlı olması en büyük adaletsizliktir. Bunun için biz sistemin yeniden  kurulmasını istiyoruz. Buranın tamamen reforme edilmesinin gereğine inandığımızı  söylüyoruz. Dünyadaki kıta, inanç, kültür dağılımlarını gözeten, adil bir yapı  tesis edilemeden Birleşmiş Milletler’in ve Güvenlik Konseyi’nin insanlığın  geleceğinde varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Türkiye, çoğunluğu  Suriye’den olmak üzere Irak, Afganistan, Afrika’dan gelen 4 milyonun üzerinde  sığınmacıya ev sahipliği yaparak, uluslararası toplumun hem yükünü taşıyor hem  onurunu kurtarıyor. Üstelik bunu uluslararası toplum ve kuruluşlardan kayda değer  bir yardım almadan yapıyoruz. Şu an itibariyle 33 milyar dolar biz sadece  Suriye’den gelen mülteciler için harcama yaptık.”

“SEFALETTEN KURTARDIK”

 “Son olarak İdlib’te sağladığımız istikrar ile 10 binlerce insanı  ölümden, milyonlarca insanı da sefaletten kurtardık.” diyen Erdoğan, “Türkiye  olarak Suriye’de huzuru tesis ettiğimiz her yerde ilk olarak güvenlik ve adalet  sistemini işler hale getiriyoruz. Bunu başarmadan diğer hususlarda mesafe  katedemeyeceğimizi, büyük fedakarlıklarla oluşturduğumuz huzur iklimini  koruyamayacağımızı biliyoruz.” ifadesini kullandı.

Buna karşılık bölgede hala Türkiye’nin insani duruşunun karşısına  terör örgütleriyle iş birliği yaparak çıkan ülkelerin bulunduğuna dikkati çeken  Erdoğan, “Üstelik bu terör örgütleri, kontrolleri altındaki bölgelerde insanların  can ve mal güvenliğine en büyük tehdidi oluşturuyor. Buna rağmen lafa geldiğinde  ağızlarından demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini düşürmeyenler bu  örgütleri desteklemekte, palazlandırmakta hiçbir beis görmüyorlar.” diye konuştu.

Erdoğan, temsil ettikleri tarih ve medeniyetin gereği olarak adalet  çizgisinden ayrılmadan kendileri, bölgedeki kardeşleri ve tüm insanlık için en  iyisini yapmanın mücadelesini verdiklerini söyledi.

Demokrasisine, özgürlüğüne ve hukuk devleti ilkesine sahip çıkma  kararlılığını 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sırasında canıyla ortaya  koymuş bir ülke olarak bu konuda çok rahat olduklarını vurgulayan Erdoğan,  Türkiye’nin yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen bölgesinin istikrar ve güven abidesi  konumundaki bir ülke olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için çevresinde gördükleri haksızlıklara  böylesine kararlı bir şekilde karşı çıkabildiklerini ve sözünü yüksek sesle ifade  edebildiklerini belirterek, “Türkiye’nin küresel meselelere adalet merkezli  yaklaşımını en iyi siz hukuk insanlarının anlayacağına inanıyorum.” dedi.

Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde üzerinde en çok durulacak hususlardan  birinin yargı bağımsızlığı olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

“Karşınızda okul kitaplarında yer alan bir şiiri okuduğu için hapse  mahkum edilmiş ve demir parmaklıklar ardına girmiş birisi olarak duruyorum.  Dolayısıyla yargı bağımsızlığının anlamını ve önemini bizzat yaşayarak öğrendim.  Bunun için ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde, milletimize, ülkemizi  eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik temeli üzerinde yükseltme sözü verdik. Göreve  gelir gelmez adalet teşkilatımızın fiziki altyapısının geliştirilmesinden, insan  kaynağının zenginleştirilmesine ve mevzuatının yenilenmesine kadar bir dizi  reformu hayata geçirdik.”

“245 ADALET SARAYI İNŞA EDİP HİZMETE SUNDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  darbe girişiminde bulunan bir çetenin yargı  içindeki mensuplarını tasfiye ederek bu konuda en büyük sorunu çözdüklerini  belirtti.

Bugün hakim ve savcı sayısının 17 binin üzerine çıktığını ifade eden  Erdoğan, bu sayının hala yetersiz olduğunu bildiklerini dile getirdi.

Yüksek nitelikli personel alımı ve bunların en ileri düzeyde  eğitimiyle sayıyı arttırdıklarını anlatan Erdoğan, bakanlıktaki ve adliyelerdeki  yardımcı personel sayısını 61 binden 140 bine çıkartarak burada da önemli bir  mesafe katettiklerini söyledi.

Hükümete gelene kadar Türkiye’de adliyelerin çoğunlukla hükümet  binalarının alt katlarındaki kötü şartlara sahip yerlerde faaliyet yürüttüğünü  aktaran Erdoğan, “Biz kalitenin fiziki iyileştirmeyi gerektirdiği anlayışıyla,  ülke çapında mimarisi ve diğer altyapısıyla çok ileri standartlara sahip 245  adalet sarayı inşa edip hizmete sunduk. Yine adalet sisteminin önemli bir unsuru  olan adli tıp hizmetlerini yaygınlaştırdık ve modernleştirdik. Temel  kanunlarımızın tamamını, günün şartlarına uygun hale getirerek yeniledik. ” dedi.

Erdoğan, istinaf mahkemelerini kurarak, Yargıtay ve Danıştay’daki  yığılmanın önüne geçtiklerini,  şu ada 9 bölge adliye ve 7 bölge idare  mahkemesinin hizmete geçtiğini ifade etti.

“MAHKEMELERE GİTMEDEN ÇÖZÜM ÜRETECEK ALTERNATİFLER GETİRDİK”

Vatandaşlara alternatif bir hak arama yolu olarak Kamu Denetçiliği’ni  kurduklarını hatırlatan Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını  getirerek, vatandaşlarımızın hak arama yollarına bir yenisini daha ekledik. Ara  buluculuk ve uzlaştırma konularında mahkemelere gitmeden çözüm üretecek  alternatifler getirdik. İnsan haklarından kişisel verilerin kullanımına kadar  geniş bir alanda kurumsal yapılar oluşturduk. Birçok yöntemi, kurumu, düzenlemeyi  ve uygulamayı hayata geçirerek, ülkemizin demokratik hukuk devleti niteliğini  güçlendirdik. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz.”  diye konuştu.

Erdoğan, bu zirvede tartışmaya açılacak olan yargıda şeffaflığa  ilişkin İstanbul deklarasyonunun, adaletin tesisi ve yargıda şeffaflığın güvence  altına alınması konusundaki çalışmalarda bir dönüm noktası olacağına inandığını  ifade etti.

4. Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nin hayırlı olmasını dileyen  Erdoğan, zirvenin düzenlenmesine ve oturumlara katkıda bulunan başta Yargıtay  Başkanı İsmail Rüştü Cirit’e teşekkür ederek sözlerini tamamladı. 

Exit mobile version