“Masada kâğıt biter, provokatörler de oyun bitmez.” Provatörlerin Türkiye’de kurguladıkları oyunların da her zaman ellerinde yedek üç beş tane “okey” leri bulunur.
Patates, soğan, sarımsak, dolar, molar derken, üzerinde çok uzun süre çalışılan, sırası geldiği zaman aklanıp pullanarak gündeme sürülmek üzere hazırda bekletilen, Cumartesi Annelerinin yaraları (!) üzerinden çirkin oyun sahneye sürüldü. Şimdiki gündemimiz, Cumartesi anneleri…
Anne, inancımızda cennetin ayakları altında olan, başımızın tacı… Sevgi ve saygının zirvesi… Üf bile demek yasak… Kutsanmış varlık…
Her şeyi istismar etmeyi gelenek haline getirmiş olan cenah, Anne gibi bir saygıyı, istismar ederek, 700 haftadır, ilmek ilmek işlediği algıyı gösterime sunmak için motor dedi.
Türkiye’deki toplumsal ve siyasal yaşamında tezahür eden hiç bir olayın rast gele ortaya çıktığına beni kimse inandıramaz. Olaylar kurgulanır, düzmece haberler ile desteklenir, algı operasyonları ile de hedeflenen nihai hedef belirlenir.
1960 Askeri Darbesinin alt yapısını hazırlamak için, bebek-köpek davaları, Menderes tarafından gençlerin kıyma makinasından geçirilip yollara atıldığına dair bugün altı yaşında çocukların inanmayacakları uydurma haberlerinden tutunda, 28 Şubat’a zemin hazırlamak için, ben senaryoyum diye bağıran Müslüm-Fadime, Gezide Müftü karısı… Gibi gülünç saçmalıkların sonuçları Ülkenin başına bela açmıştır.
Cumartesi annelerinin esin kaynağı da Arjantin de yaşanan benzer bir olaydan Türkiye ye uyarlanmış 1995 yılından günümüze kadar eylemlerine bazı tarihlerde ara verilmiş olmasına rağmen 700 haftadan beri devam edegelmiştir.
Başkan Erdoğan’da eylemin simgesi haline gelen ve yakın zamanda ölen Berfo Ana’ya verdiği evladını bulma sözü de eklenerek öyle bir algı oluşturuldu ki, araştırmayı sevmeyen, balık hafızası geni enjekte edilen toplumumuz haberin veriliş şekline göre suçlu olarak AK Partiye faturayı kesmeğe kalktı…
700 Haftadan beri devam eden diye verilen haber, 700 haftanın 14 yıl olarak hesaplanarak AK Parti dönemi algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
40 yaşın altındaki araştırma yapmayı sevemeyen gençler Türkiye’yi hep böyle zannediyorlar…
Uğur MUMCU’nun, Taner KIŞLALI’ Necip HABLEMİTOĞLU gibi birçok yazar ve çizer, toplumun gözü önünde öldürülmüş ama katilleri bulunamamıştır. Katili bulunamayan bu tür faili meçhul olayın faturası hep mütedeyyin ve muhafazakâr kesime kesilmiştir. Fail ortada yok ama olayın suçlusu mütedeyyin ve muhafazakar insanlar.
Sivas ve Başbağlar katliamı yaşandı… Bunlar hep gizli elin yaptığı, yaptırdığı katliamlardı. Bunların da failleri bulunamadı.
Cumartesi anneleri de 1980 yılından 1995 yılına kadar bu veya buna benzer olaylarda kaybolan, bulunamayan kişileri bulmak adına 1995 yılındaki eylemleri ile başladı. Kimi zaman toplamadılar, kimi zaman ara vermek zorunda kaldılar…
Son günlerde ısıtılıp 700 hafta algı operasyonu ile tekrar gündeme sürüldü… Yeni yetme, 700 Haftanın, bir yıldaki hafta sayısının 52 olduğu hesabı ile 14 yıl önce diye beyanat verecek kapasitede bir delikanlıya da sanatçı payesi verilerek olay piyasaya sürüldü.
Düğün değil, Bayram değil iken, Cumartesi Annelerinin Ağababaları bunu neden gündeme getirdiler.
Benim düşüncem, yaklaşan mahalli seçimler öncesi Büyükşehirlerdeki ve Batıdaki dağınık HDP oylarını adı konmamış ittifaka katalize etmek… Uzun vadede ise arzulanan malum…
Yalnız toplum eski toplum değil, araştırıyor, öğreniyor. İş eyleme dökülmeden olayın gerçek mahiyeti topluma anlatılabilirse Cumartesi annelerinin eylemleri kısa bir süre göstermelik devam ettirilir, ekmek çıkmayacağı anlaşılınca da gündemden düşürülür, yerine başka bir olay bulunur…
Türkiye gündemi daha ne kadar böyle sun’i, düzmece, tek elden kurgulanan toplumsal provokatör olaylar ile karşılaşır… Olayın gerçeği kamuoyuna anlatılabildiği zaman bu olayların önüne geçilebilir.
“Cumartesi annelerinin eylemleri, 2000 yılından önceki poslu postsuz darbelerin ve karanlık güçlerin yapmış olduğu operasyonlarda kaybolanların ailelerinin yaptığı bir eylem olup, 2002 yılında kurulan Ak Parti ile uzaktan yakından alakası yoktur…” bu olayı gündeme ısıtıp tekrar sürenler toplumun aklı ile dalga geçiyorlar.
Bu kurguda oynayan oyunculara, senaristlere, figüranlara ve şak şaklayan seyircilere dikkat edin yüzlerini bandajlarla fularlar ile örtseler de tanıdık gelecektir eminim…