“Memoşlu Yıllar” kitabı raflarda yerini alan Cemre Birand Hürriyet’ten Ayşe Arman’a hem kitaptan hem de Mehmet Ali Birand’la yaşadıklarından bahsetti.
Mehmet Ali Birand’ın işini “kıskanç bir metres”e benzeten Cemre Birand şunları söyledi:
“İşi, kıskanç metresimizdi! Bana söylemediği, kaçamaklar yaptığı, şehvet duyduğu metresi… Her ikimizi de idare etmeye çalışır ama yüzüne gözüne bulaştırırdı. Ben bu kadar anlayışlı ve o metresi kabul eder biri olmasaydım, şüphesiz çok mutsuz olurduk. Yüzde yüz kavga çıkarırdı. Ama unutmamalı ki, metres zengindi, para getiriyordu!”
İŞTE RÖPORTAJDAN SATIR ARALARI
Mehmet Ali Birand’la yaşadığınız müthiş derin bir sevgi. Aynı zamanda çok sıkı bir dostluk. Hayranlık duyuyor insan. Hakkını vererek yaşamışsınız. Kitaptan insana geçen his bu. Nasıl bir aşktı sizinki?
– Başlarda şaşkın, zamanla kuvvetlenen, bazen azalan, bazen şiddetlenen bir aşktı. Tutkuluydu, kıskançtı ama aynı zamanda affedici bir aşktı. Bazen çocuğunu seven bir ana şefkatindeydi, bazen de çocuğuna kızan bir ana şiddetinde! Evliliğimizin orta yıllarında kanıksandı, yaşlandıkça, ah o zaman çok daha kıymetli oldu! Sıcaktı, kapsayan, kollayan bir aşktı. Memoş, akşam kapıdan girdiğinde içim titrerdi, “İşe hiç gitmesin, karşımda otursun!” diye düşündüğüm günler çok oldu. Zaman zaman çok kızdığım günler de oldu. Çünkü ömür boyu süren bir metresimiz vardı: Mesleği… Hayatımı hep hırçın, acımasız, çok fedakârlık isteyen o metresle paylaştım. Çok mutsuz olduğum günler oldu. Ama ona olan sevgim hiç azalmadı. Sarıldığımda hep içim ısınırdı. Hayatımda başıma gelen en iyi şeydi Mehmet Ali!
BENİM MEMOŞUM ÇABUK ÜZÜLÜR, ZOR TESELLİ OLURDU
Sizin Memoşunuz, bizim tanıdığımız Mehmet Ali Birand’dan ne kadar farklıydı?
– Sizin tanıdığınız Mehmet Ali bir iş makinesiydi. İş olduğu zaman kimsenin gözünün yaşına bakmazdı. İşinde olağanüstü tutkuluydu. Ama oportünistti, bencildi. İnsanları kullanırdı. Aynı zamanda teşvik edici ve yol açıcıydı. Başkalarının işini asla sahiplenmezdi. “Yaşaaa!” diye tebrik ediciydi. Güleryüzlüydü, şıktı. Çocuk gibi çabuk üzülür, zor teselli olurdu. Zaman zaman çok güvensizlik ve yetersizlik çekerdi. Teşvik isterdi. Geriye hiç bakmazdı. Her şeyi ileriye dönüktü. Komikti, neşeliydi. Öte yandan, “Erkek ağlamaz” sözüne inanmazdı. Kara ‘mood’ları olurdu, inişleri çıkışları olurdu, neden bilmezdim. Vee sır severdi, beni delirtirdi o zaman! Ama aynı zamanda korkunç sevecendi.
AH O KISKANÇ METRESİ!
İşi, kıskanç metresimizdi! Bana söylemediği, kaçamaklar yaptığı, şehvet duyduğu metresi… Her ikimizi de idare etmeye çalışır ama yüzüne gözüne bulaştırırdı. Ben bu kadar anlayışlı ve o metresi kabul eder biri olmasaydım, şüphesiz çok mutsuz olurduk. Yüzde yüz kavga çıkarırdı. Ama unutmamalı ki, metres zengindi, para getiriyordu!
TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN