ÇEMBER
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın.
Kendin içindeyken
Kafan dışındaysa
Çaresi yok kardeşim
Her akşam böyle içip kederlenip
Mutsuz olacaksın.
Meyhane masalarında kahrolacaksın.
Şiirlerle şarkılarla
Kendini avutacaksın
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın.
Murathan Mungan’ın sözlerini Derya Köroğlu’ndan dinlerken birden konu başlığı belirdi ve yazıverdim.
İstediğiniz kadar her türlü özgürlükten yana olduğumuzu söyleyelim, bizi saran görünmez çemberlerin tutsağı olduğumuzu inkâr edemeyiz. Geleneklerin ve çevrenin üstümüzdeki baskısı kadar, bağlı olduğumuz inanç sistemleri bizi kesinlikle koşullandırıyor. Yani davranışlarımız, ilişkilerimiz, yaşam şeklimiz ve düşüncelerimiz yazılı olan ya da olmayan kurallar doğrultusunda şekilleniyor.
Aslında ilginç olan, içinde yer aldığımız farklı alanlardaki çemberler daralmaya başlıyor. Olağanüstü koşullar dışına çıkmak için gerekli çabayı harcamıyoruz. Koşulların değişeceğini umarak sabır gösteriyor ve bulunduğumuz duruma katlanıyoruz.
Aslında her şey, yaptığımız bir seçimin sonucudur. Çemberin içinde kalmak, sıkışıp kalmak da, çemberi kırıp özgürlüğü solumak da…
Başkalarının düşüncelerine, hiç araştırmadan saplanmak da, onları kendi bilgilerimizle sınayıp doğruları bulmak da…
Yerleşik inançlara körü körüne bağlanmak da, kendi aklımızın süzgecinden geçirip onları sorgulamak da…
Her biri kendi seçimimiz…
Düşündüğümüz, sorguladığımız sürece çevremizdeki çemberleri daha iyi algılıyoruz. Bilmemek bilmekten iyidir mi diyeceğiz, düşünmeden yaşayalım mı?
Ya da bir şeylere sığınarak yaşamayı mı tercih edeceğiz?
SINIRLARINI KENDİMİZİN BELİRLEDİĞİ ÇEMBERLERDE BULUŞMAK DİLEĞİYLE…
SEVGİYLE KALIN…