Caz müziğinin tanınmış isimlerinden Önder Focan Aydınlık’a konuştu

Caz müziğinin tanınmış isimlerinden Önder Focan Aydınlık'a konuştu

Türk caz müziğinde uzun yıllardır önemli çalışmalara imza atan Önder Focan bugüne kadar 33 ülke de Türkiye’yi temsil etti. Focan aynı zamanda, 15 yıl önce eşi Zuhal Focan’la birlikte kurdukları Nardis Caz Kulübü’nün de müzik direktörlüğünü yapıyor. Focan, müzik yaşamını, caz ülkemizdeki konumunu ve caz festivallerine ilişkin görüşlerini Aydınlık’a anlattı

=> ODTÜ Makine Bölümü mezunusunuz ama bugün Türkiye’nin en iyi caz müzisyenlerinden birisiniz. Müzik hayatınıza nasıl girdi?

İlkokul da müzikle çok ilgiliydim ve bir mandolin sahibi olup ders aldım. 14 yaşımda bir gitarım oldu ve kendi kendime öğrendim. Önce pop sonra rocka merak saldım. Daha sonra ise ODTÜ’lü yıllarımda caz beni çok ilgilendirdi. O zamanlar imkanlar çok kısıtlıydı. Benim önümde örnek Neşet Ruacan’dı. Birde bizim Üniversite eğitime ara verdi 10 ay civarında. O zaman ben gezmek yerine eve kapattım kendimi ve günde sekiz saat çalıştığım zamanlar oldu.

TÜRKİYE’DE CAZ İYİ BİR KONUMDA

=> Türkiye’de caz müzik sizce hangi konumda?

Türkiye’de caz müzik, aslında Türkiye’nin herhangi bir konumundan daha iyi konumda. Yani ekonomisinden daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Özellikle son 15 yıldır yetişmiş çok iyi genç müzisyenler çıkıyor. Çokça yeni projeler ve gruplar var. Enternasyonal anlamda Türk caz müzisyeni profili var şu anda. Onun için ben mutluyum, tabi çok daha iyi olabilir.

=> Bir dönem üniversitelerde eğitmenlikte yapmıştınız, caz müziğe ilgi duyan gençlere önerileriniz nelerdir?

Ben caz müziği kendim öğrendim ama daha sonra eğitim de verdim. Önce Akademi İstanbul’da ders verdim, daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’nde caz stilleri analizi dersleri verdim. Öncelikle caz, dinlemeye dayalı bir müzik. Bir üslubu, bir müziği başkaları neler yapmış, neler çalmış biraz analistik kafayla dinlemek, elimizde enstrumanla o dinlediklerimizi tekrar etmek önemli.

=> Türkiye’de yapılan caz festivallerini yeterli buluyor musunuz?

Cazı festivallerde dinlemek güzel birşey, insanların önüne toplu halde bir paket sunuluyor. Ama güzel birşeyi 365 gün tüketmek gerekiyor. Onun içinde konserleri yada kulüp etkinliklerinin takipçisi de olmak lazım. Festivaller önemli ama artık caz festivallerinin sadece adı caz festivali, bu şu an beni üzen bir konu aslında. Caz Festivali içerisine başka müzisyenleri de koyuyorlar. Tamam o da olsun ama yıldız olarak onlar lanse ediliyorlar. Yani bir caz festivali yapılacaksa orada caz yıldızını arka plana atıp, bir pop yıldızını ön plana çıkarmak hoş değil. Bu sadece Türkiye’de değil heryerde böyle bir durum var. O zaman neden caz festiveli diyoruz, müzik festivali diyelim olsun bitsin bu iş.

=> Geçmişte “Swing A La Turc” isimli bir proje ile Türk ezgileriyle Caz müziği harmanlamıştınız. Bu yönde yeni bir proje düşünceniz var mı? Ayrıca bunun haricinde yeni planladığınız projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Aslında Swing A La Turc’dan önce standart A La Turc var. Onda popüler müzikten parçalar düzenlemiştim. En son ise Şallıel Kardeşler’le yaptığımız Funk Book A La Turc var. Bu her zaman hayatımızın içinde yer alıyor, yine olacaktır. Şenol Filiz ile arada bir araya gelip yine çalıyoruz zaten. Ben ayrıca Türk Sanat Müziği’ni ciddi olarak seviyorum.

Çeşitli projeler yapıyorum ama uzun zamandır albüm anlamında kendi adıma çalmıyorum. Gruplar içerisinde enstrümanist olarak yer alıyorum genelde. Şimdi biraz daha gitarı ön plana çıkaracak bir albüm düşünüyorum.

NARDİS’TE ÖNCELİK MÜZİSYENİN PERFORMANSI

=> Müzisyenliğinizin yanı sıra birde mekan işletmeciliği yapıyorsunuz bize biraz Nardis Caz Klübünü anlatabilir misiniz?

Ben aslında mekanın müzik direktörlüğünü yapıyorum. Halkla ilişkiler işleriyle ise eşim ilgileniyor. Nardis 2002’de eşim Zuhal Focan’ın enerjisiyle kuruldu. İyi müzisyenlerden oluşan bir repertuar sunuyoruz. Ayrıca yeni nesil genç müzisyenlere de sahne verip onların kendi projelerini hayata geçirmelerine de destek veriyoruz. 15 senedir Genç Caz Vokalisti yarışması yapıp kazananları yurt dışına gönderiyoruz. Hepsi de birincilikler, ikincilikler alıp geliyorlar.

=> Son yıllar da özellikle Beyoğlu’nda bir çok mekan kapanırken siz Nardis olarak ayakta kalmayı nasıl başardınız?

Burasının Beyoğlu’nun çizgisini kaybetmesinden bağımsız olarak düzenli, huzurlu bir müzik ve servis çizgisinin olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla Beyoğlu’nda ki iniş çıkışlar bizi etkilemiyor. Ciddi miktarda turist geliyor bize. Yurt dışından gelmeden önce e mail yazıp rezervasyon yaptırmaya çalışanlar var.

=> Uluslararası anlamda da çeşitli etkinliklere de katılıyorsunuz biraz bu konudan bahseder misiniz?

Bugüne kadar 33 farklı ülke de Caz Konserleri verdim. Bunların bir kısmı gruplu, bir kısmı ise tek gidip oradaki müzisyenlerle bir araya gelip çaldığımız projeler. Çok ciddi anlamda yurt dışı deneyimim var. Hem bir anlamda Türkiye’yi temsil etmiş oluyoruz hem değişik müzisyenlerle bir araya gelmiş oluyoruz.

=> Anadolu’ya açılmayı da düşünüyor musunuz?

Afyon’da tarihinin ilk caz konserini biz verdik. Niye verdik çünkü bizi çağıran vardı. Eğer birileri etkinlik yapıp elini taşın altına koyarsa tabiki katılırız. Mesela Erzurum’da bir kere çaldık. Eskişehir’de, Nevşehir’de, Samsun’da, Aydın’da Üniversite konserlerinde yada diğer etkinliklerde çalmıştık mesela. Çağırırlarsa memnuniyetle her zaman gideriz tabiki.

İlgili Caz müziğinin tanınmış isimlerinden Önder Focan Aydınlık’a konuştu haberiyle ilgili sizde görüşlerinizi yazarak gündeme dahil olabilirsiniz. 

Exit mobile version