Büyük Resim ne diyor? Ulus Devletler yıkılmalı!

24705_b-3

Olayların, olguların, haberlerin, fotoğraf ve görüntülerin… bombaların, anlaşmaların, ikili üçlü beşli zirvelerin… operasyonların, mültecilerin, açlık ve yoksulluğun, boğulan çocukların ve zamanın hızla aktığı bir nehirde sürükleniyoruz…

Gündemin sel suları ile azgınlaşan bu nehir, bizi ve tüm coğrafyamızı da içine alacak şekilde ilerliyor…

Siyasetçisi, bürokratı, askeri, iş adamı… bu toprakların insanları; esnafı, çiftçisi, okuyanı okumayanı… hem sürükleniyor hem de başımızı azgın suların üzerinde tutmaya çalışarak nefes alıyoruz.

Peki, bu nehir nereye dökülüyor?

**

Dünya, vahşi küreselleşmenin; insanları birbirinden ayıran, birbirine düşman eden, aynı gökyüzü altında hayatı; kimine cennet kimine cehennem kılan sonuçlarını yaşıyor.

Gelir dağılımındaki aşırı uçurum, toplumlar arasında giderek açılan refah farkı, emperyalizmin kuklası terör örgütleri ile bu örgütlere insan kaynağı sağlayan sömürü düzeni…

Birbirini besleyen yoksulluk-cehalet ve şiddet sarmalı… sonunda “en rahatların” da huzurunu kaçıracak olan çarpık, sürdürülemez ve bu mavi kürenin hak etmediği bir dünya hegemonyası!

Tarihin bu deli dolu ve her şeyi önüne katıp sürükleyen nehrinin kıyısına çıkmayı başarıp suların aktığı yeri görmeli ve önlem almalıyız…

Türkiye’yi yönetmeye soyunanların, ülkemiz-bölgemiz-dünya için yeni şeyler söylemesinin zamanı…

 **

Emperyalizmin tek dünya imparatorluğunun, ulus devletleri parçalamaktan geçtiğini biliyoruz.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, dünyayı iki büyük paylaşım savaşı içine sürükleyen ve bir üçüncüsünün de kapıda olduğu sömürü düzenine karşı bir model inşa etti.

Ulus devlete dayanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti…

Ümmetten millet, kullardan; tarikat ve cemaatlerin, şeyhlerin, etnikçi ve mezhepçi ağaların kör karanlığında inleyen insanlardan birey yarattı.

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, emperyalizmin yenilmez önderi İngiltere’yi Çanakkale’de sulara gömdü… ardından piyonları ile birlikte sömürgecileri İzmir’de denize döktü…

Hem cephe savaşı ve hem de cehaletle savaşta ezilen dünya milletlerine ilham verdi, örnek oldu.

Bu özeti neden geçtim;

Çünkü nehrin kıyısından baktığımızda emperyalizmin Türkiye’de iktidarı, muhalefeti, aydını, medyası, yazarı, sanatçısı ile tüm ulusumuzu bir uçuruma doğru sürüklediğini görüyoruz.

AKP iktidarı boyunca ülkemizin yaşadığı sürece bakın;

Balyoz, Ergenekon vb.. kumpas davaları ile Türk Ordusu çökertilmek istendi.

Atatürk Türkiyesi’ni, tam bağımsızlığı, ulus devleti savunanlar ya hapse atıldı, ya işsiz bırakıldı…

FETÖ güvenlik sorunu sayılmazken, “Ulusalcılık” dönemin Millî Güvenlik Kurulu’nda “terör” ile ilişkilendirildi!

İktidarın koruması altında devleti neredeyse ele geçiren FETÖ, 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulundu. 

FETÖ’den ders almayanların, tarikat ve cemaatlere yönelik, onları devlete yerleştiren politikası devam ediyor.

Açılım süreci denendi ve sonuçları çok ağır oldu. Çok sayıda şehit verdik. Dış güçler, teröristlerle pazarlık edebilen devlet zafiyetini elde etti ve bu yaklaşım her fırsatta önümüze koyuluyor.

AKP’li yıllarda Irak bölündü. Suriye bölündü… İktidar her iki ülkenin bölünme sürecine destek oldu.

Aynı yıllarda Yunanistan, Ege’de ada ve kayalıklarımızı işgal etti. Çipras’ın son açıklamaları Doğu Akdeniz’in de bir Yunan gölü haline getirilmesi yolunda Yunanistan’ın ilerlediğini gösteriyor. 

Büyük Atatürk‘ün; sömürü tarafını denize dökerken, uygarlık tarafını örnek aldığı ve hatta o uygarlığın üzerine çıkmayı hedeflediği Batı ile büyük kopuşlar yaşandı.

Batı’nın uygarlık, çağdaşlık, hukuk devleti, insan hakları gibi değerlerinden hızla uzaklaşırken; mandacı, sömürgeci tarafı ile iş birliği yapıldı.

Atatürk‘e, Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine, millî kahramanlarımıza, Kurtuluş Savaşı ve sonrasındaki uygarlık mücadelesine ağır hakaretler, iftiralar ve medya tekeli ile sistemli saldırılar yapıldı…

**

Listeyi bu köşeye sığdırmak mümkün değil, ancak tüm bu sürecin hedefinin ne olduğu çok açık değil mi?

Atatürk‘ün emperyalizme karşı dünyaya ilham veren en büyük eseri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve ulus devlet modelini ortadan kaldırmak!

Nehir Türkiye’yi, kardeş kavgasına, etnik, mezhepsel ayrışmaya… hatta seküler kesim ile cehaletin sıcak çatışmasına sürüklüyor.

El yordamı ile sarıldığımız kütükler aynı nehrin molozları…

Yeniden, en baştan, Mustafa Kemal gibi inanç ve kararlılıkla başlamalı…

Bizi bu sulardan çıkaracak bağımsızlık ve kalkınma ağacının köklerine, kurucu değerlerimize sarılmanın vakti geldi de geçiyor…

 

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version