“İki Yahudi bir araya gelirse şirket, iki Türk bir araya gelirse devlet kurar.” Diye Çin atasözü vardır. Türklerin tarih boyunca 17 devlet kurdukları kabul edilir. Bununla da övünürüz. Ama hiçbirimiz 16 devlet neden yıkıldı diye sorgulamayız…
Türklerin kurduğu 16. devlet olan Osmanlı İmparatorluğu neden yıkılmıştır? diye sorguladığımızda her birimiz ayrı ayrı birçok nedenler sayabiliriz. Bence çöküşünü hızlandıran en önemli etkenlerin başında, Fransız devrimi ile körüklenen ırka dayalı milliyetçilik akımları gelmektedir.
Üç kıtaya hükümran olan ve değişik etnik grup ve inançları bünyesinde barındıran İmparatorluğun, uzun süren savaşlar ve parçalanma devresinden sonra elde kalan son vatan toprağına yaşanan göçler nedeniyle Türkiye’nin demografik yapısı çok karmaşık ve kırılgan bir hale gelmiştir.
Bu nedenle, içinde vatan sevgisi olan, milli birlik ve beraberlik ülküsüne inan sağcısı, solcusu, dinlisi, dinsizi herkes, bu konuda gereken hassasiyeti göstermek zorundadır.
Çünkü birleri kaş yapayım derken göz çıkarıyor. Milletin vekili olan bir muhterem, Kadir MISIROĞLU üzerinden Trabzonlulara Rum göndermesi yapıyor. Başka bir Sanatçı (!) Çerkezleri hedef alan haddi aşan hezeyanlar saçmalıyor.
Devleti babalarının malı zanneden gafiller de,
– Komünistler Moskova’ya
– Mollalar İran’a
– Başörtülüler Arabistan’a
– Çerkezler Çeçenistan’a
Diye postacılık yapıyor.
Böyle bir patavatsızlık hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi haddi de değildir. Çünkü Boşnak, Çerkez, Arnavut, Muhacir, Pomak, Gagavuz, Yörük, Türkmen, Alevi, Zaza, Laz, Azeri, aklına gelen gelmeyen her Türk vatandaşı asli unsur olup, et ile tırnak gibidir. Yüz yıllarca bir arada tek millet olarak yaşamışlardır.
İnsanlar, kaynaşıp tanışsınlar diye kabileler halinde yaratıldığı Kur’an-ı. Kerimin hükmü ilahisidir. Kimse milletini, boyunu, soyunu sevdiği için yadırganamaz.
Vatan ana gibi kutsaldır. Vatan sevgisi iman ile bir tutulmuş, vatan sevgisi imandan görülmüştür. İslam, müntesipleri arasında kardeşlik, komşular arasında da komşuluk hukukunu tesis etmiştir.
Yüz yıllardan beri kardeşlik ve komşuluk hukuku içinde saygı sınırlarında hoşgörü içinde yaşayan insanlara ne olmuştur ki, kardeşini bir yerlere göndermek gibi bir gafletin içine düşmektedir.
Sorun, kendimize has İslam kardeşliği ile harmanlanmış, üstünlük taslamayan sevgiye dayalı milliyetçilik anlayışı yerine, Koiz Mohen isimli bin bir surat gibi kılıktan kılığa giren Teklin ALP, Munis TEKİNALP gibi Türk isimlerini kullanan, Türk olmayan birinin yazmış olduğu Türkçülük esaslarının hoşgörüye ve kardeşliğe dayalı düşünce yapımıza dar gelmesinden kaynaklanmaktadır.
Yoksa Trabzonluları aşağılamak gafletinde bulunanlar ile Çerkezleri Çeçenistan’a göndermeye çalışan muhteremler bu güzel insanların içindeki vatan sevgisini ve kardeşlik ruhunu idrak edebilseler kendileri gidecek yer bulamazlar.