Benim büyüdüğüm mahallede bir anıt vardır. Kocaman. Çocukken yanına gidip, üstünde yazan isimleri okurduk. Bazen birbirimize dönüp, “Hatırlıyor musun?” diyerek… Anıtın üstünde 17 Ağustos’ta hayatını kaybeden insanların isimleri yazar. Bazen bir ailenin her ferdini sırayla okursunuz, “Siz nüfusa kayıtlı olmadığı için bilmiyorsunuz ama köpekleri de vardı aslında…”
Aynı sokakta top oynadığımız, beraber okuduğumuz çocuklar vardır o anıtın üstünde sonra… Hep çocuk kalan, hiç büyümeyen. O gece ile ilgili her anı bir kalp kırıklığı ama 17 Ağustos’un büyümeyen çocukları içimde yaradır, hala kapanmaz.
Sabaha kadar yazar çizerim, üşenmem, sayfalarca dram anlatırım size o geceyle ilgili, kiminizin gözlerinden yaşlar akar belki, sonra onları siler ve hayatınıza devam edersiniz. Çünkü hayat bu! Olması gereken bu… Ama bu kader değil! 17 Ağustos’un büyüyemeyen çocukları ‘kader’ değildi.
Deprem odaklı kentsel dönüşüm bu yüzden çok kıymetli işte, başka 17 Ağustoslar yaşanmasın diye… Ne olur yaşanmasın bir daha! Sesimi duyan var mı?
Fulya AR 14 Ağu 2018
Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.
Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.