AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, istanbul’daki itirazlar hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.
Yıldırım’ın açıklamalarından satırbaşları:
Arkadaşlar kolay gelsin. Birkaç gündür burada perişan oldunuz, buna da çok üzülüyorum. Biliyorsunuz 31 Mart seçimleri İstanbul’da ve Türkiye’de gerçekleşti. Malatya’da yaşanan olay dışında hamdolsun yurdun her tarafında sükunetle ve olgunlukla seçimleri gerçekleştirdik. Ama konuşulmaya devam ediyor. Bu da doğal bir şey. Anayasamızın maddeleri çok açık. Seçimler yargı yönetimi ve denetiminde yapılır diyor. Seçimin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yapılması, yönetilmesiyle ilgili bütün işleri yapma, yaptırma görevi YSK’ya aittir. Seçim tamamlandıktan sonra yolsuzlukları, şikayetleri dinleyip karara bağlamak YSK’nındır. Çok açık ki, seçim bitmiştir itiraz etme devam etmektedir. Bugün olan bir şey değil. Bugüne kadar birçok yerde olmuştur. Birçok ilde olduğu gibi İstanbul’da da itiraz süreci devam ediyor. Seçimin patronu YSK’dır. Seçimin sahibi ne Ekrem İmamoğlu ne de Binali Yıldırım’dır.
Sayın İmamoğlu’nun bu gerçeği görmesi, kabul etmesi gerekir. Ben ilk gün açık bir şekilde söyledim, mazbata kime verilirse başkan odur. Şimdi soruyorum, Ekrem İmamoğlu elinde mazbatan var mı? Sağa sola gitmenin, yazı yazmanın ne anlamı var? Bu karar YSK tarafından açıklanacaktır. Bu herkese zarar verir, adayın kendisine zarar verir. İstanbul gibi bir kentte herkesin sorumlu davranması ve teenni içinde hareket etmesi gerekir. Bir sabırsızlık hali vardır. Bir an önce mazbatamı verin. Sanki benim iki katım oy almış, seçimi kazanmış da, sanki biz üç beş gün zaman kazanmak için pozisyon alıyoruz. Bunu şiddetle kınıyorum. İstanbul halkının bize oy versin, vermesin her oyun doğru yere gittiğini tespit etmek benim vicdan ve namus borcudur. Sonuç ne olursa olsun, ben kimin kazandığına bakmıyorum. Verilen oyun zayi olmaması için sorumluluk taşıyorum. Böyle bir görevim var. Oyun yerini bulduğundan emin olmamız lazım. Bu gerçeği sayın Ekrem İmamoğlu’nun görmesini ve bu sorumluluk içerisinde hareket etmesini İstanbullu bekliyor.