AYŞE LEBİN KATI / KARAR SİNEMA
2019 yılının ilk yarısını geride bırakırken beyazperde, ödül sezonuna yakışır şekilde birbirinden özel filmlere ev sahipliği yapacak. Dünyaca ünlü festivallerden ödülle dönen Parazit, Eşanlamlılar gibi yeni dönem başyapıtları seyirciyle buluşmak için gün sayıyor. İşte dramdan korkuya, ajandanızda yer açmanız gereken sekiz film.
The Irıshmen
Gerek Martin Scorsese‘nin yeni filmi olması gerekse Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci ve Harvey Keitel gibi usta isimleri oyuncu kadrosunda barındırmasıyla bu yılın en heyecanla beklenen filmleri arasında yer alan The Irishman, sonbahar aylarında izleyici ile buluşacak. Film, International Brotherhood of Teamsters adlı işçi sendikasında memur ve aynı zamanda mafya suikastçisi olan Frank Sheeran‘ın hayatını anlatıyor. JFK suikasti ile Teamsters işçi sendikasının lideri Jimmy Hoffa‘nın öldürülmesi konularına da değinecek olan film, Charles Brandt‘ın I Heard You Paint Houses kitabından uyarlanıyor.
Bir Zamanlar Hollywood
Usta yönetmen Quentin Tarantino’nun alışılmış çizgisinin dışına çıktığı Once Upon a Time in Hollywood, 1969 yılının Los Angeles’ında artık ışığını kaybetmiş bir televizyon yıldızı ve kendisinin dublörünün, Hollywood Altın Çağı’nın son yıllarında günden güne çetrefilleşen film endüstrisinde yeniden şöhret ve başarı elde etmek için verdikleri çabayı konu ediniyor. bu ikilinin hikâyesinin arka planında aynı yıl gerçekleşen ve bahsi geçen aktörün kapı komşusu olan Sharon Tate’in de aralarında bulunduğu beş kişinin öldürüldüğü Manson katliamını anlatıyor.
Afili Aynasızlar, The Hangover, Due Date, War Dogs gibi eğlenceli Hollywood filmlerinin yönetmenliğini üstlenen Todd Phillips’in yönetmen koltuğuna Joker, beyazperdenin en ikonik kötüsünü alışagelmiş çizgi roman karekterinde değil, onu günlük yaşantısında izleyiciye sunuyor. Bu kez anti-kahraman Joker’i toplum tarafından dışlanmış bir adam olarak izleyeceğiz. Bir stand-up komedyeni olan Arthur Fleck, zamanla geçirdiği psikolojik değişimler nedeniyle akli dengesini yitirmeye başlayacaktır. Bu durum da onu bir süre sonra psikopat bir katile dönüştürecektir.
Joker
İsrail’den Paris’e göç eden ve kimliğini tamamen reddeden bir adamı merkezine alan Eşanlamlılar’ın senaryosu, yönetmeni Nadav Lapid’in hayatından izler taşıyor. Filmin başkarakteri Yoav, hiç hazzetmediği ülkesi İsrail’den, sonuna kadar benimsemeye karar verdiği Paris’e taşınır. Kökenlerini silmek, Fransız olmak, Père Lachaise mezarlığına gömülmek ister ama özü, bedenindedir, çifte kimliği onu hiç bırakmaz. Yönetmen Lapid, kazandığı Altın Ayı’yı filmin kurgusunda da çalışan, “en yakın sanatsal ortağım” dediği, hayatını yakın zamanda kaybeden annesi Ara Lapid’e ithaf etti.
Parazit
‘Snowpiercer’ ve ‘Okya’ adlı filmlerinden anımsayacağınız Güney Kore’li yönetmen Bong Joon-ho Cannes’tan Altın Palmiye ile dönen yeni filmi Parazit’te, birbirinden tamamen farklı hayatlara ve kişiliklere sahip olan iki ailenin hikayesini konu ediyor. Yönetmene göre 77 Günde, on bir milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen film, günümüzde giderek daha büyük bir problem haline gelen kutuplaşmayı anlatıyor.
Portrait Of A Lady on Fire, 18. yüzyıl sonlarında Britanya’da genç bir kadının portresini yapmakla görevlendirilen bir sanatçının hikayesini konu ediyor. Marianne, izole bir adada yaşayan genç bir ressamdır. Genç kadın bir gün, manastırdan yeni ayrılan Heloise’in düğün portresini yapmakla görevlendirilir. Ancak portresinin yapıldığından Heloise’in haberinin olmaması gerekmektedir. Marianne, kendisine verilen görevi harfiyen yerine getirmek zorundadır ve bu yüzdenden gündüzleri Heloise’i izleyip, geceleri portresini yapmaya karar verir.
Acı ve Zafer
Pedro Almodóvar’ın kendi yaşamından esinlenerek senaryosunu yazdığı ve Banderas’ın Almodóvar’ı canlandırdığı “Acı ve Zafer”, şaşaalı günleri geride kalmış çok ünlü bir yönetmenin 1960’lardan günümüze yaşamöyküsünü çok duygusal ve çok kişisel bir bakış açısıyla anlatıyor. Yalnızca başrolündeki Antonio Banderas’a En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandıran performanslarıyla değil, canlı renklerin öne çıktığı görüntü yönetimi, aile bağlarının anlamı ve aşkın derinliğini işleyen sıcacık hikâyesiyle de gönüllerin Altın Palmiye’sini kazandı. Filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Penélope Cruz, Cecilia Roth ve Leonardo Sbaraglia da yer alıyor.
Ritüel
Hereditary ile son yılların en iyi korku filmlerinden birine imza atan Ari Aster, bu yıl korku türünde yeni bir filmle sinemaseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. İzleyiciyi bir gündüz kâbusunun içine hapseden Ritüel, yaz tatili için İsveç kırsalındaki bir köye giden genç bir çiftin, kendilerini beklenmedik olayların içinde bulmasını konu alıyor. Kuzey Avrupa’da geleneksel bir tören olan yaz gündönümü festivaline katılan çift, kısa süre içinde köyde yapılan ritüellerin göründüğü kadar masum olmadığını anlar ve kendilerini pagan bir tarikatın hedefinde bulur. Anlatısı ve görkemli biçimsel tercihleriyle farklı okumalara açık bir yapı sunan Midsommar’ın yılın en çok tartışılacak filmlerinden biri olacağını öngörmek pek de zor değil.