Beyaz Köşklü Trabzon

24707_b-3

Karadeniz’in hırçın çocuğu ve Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden biri olan Trabzon’daydım. Trabzon, günübirlik gezilerle tüketilemeyecek kadar büyük bir kültürel mirası ve doğal güzellikleri içinde barındırıyor. Trabzon’un harika coğrafyasına girdiğimizde her tondan yeşilin arasında adeta kayboluyoruz. Sonrasında geziye katılan  arkadaşlarımla “Trabzon deyince aklınıza ilk ne geliyor” sohbetine koyuluyoruz… Cevapların başında Trabzonspor geliyor ama Atamızın kaldığı Beyaz Köşk de unutulmuyor. Köşk tek kelimeyle mükemmel… Hemen ardından “Sıcak kanlı Karadeniz insanı ve Sümela manastırı” gibi cevaplar sıralanıyor.

Gülümseten fıkralarıyla Temel’i, Fadime’si, kemençesi, fındığı, çayı, yaylaları, manastırları, tersanesi, hamsi balığı, horonu, denizi, mavi-bordo renkleri, Karadeniz Teknik Üniversitesi, kısacası say say bitmeyen güzellikleri.

Sohbete ara verip, vakit kaybetmeden gezmeye başlıyoruz. Sahil boyundan denizi izleyerek etrafa baktığımda, burada da İstanbul gibi koca koca binalar yapılmış. Yollar ise geniş ve temiz…

Gezide dikkatimi en çok çeken konulardan biri Arap ülkeleri ahalisinin Karadeniz’e olan yoğun ilgileri… Trabzon’da da çok sayıda taşınmaz satın almışlar. Bilindiği üzere son çıkan KHK ile 250 bin dolarlık ev almaları durumunda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da sayılıyorlar. Bu durumdan Karadeniz halkının çok mutlu olmadığını öğreniyorum.

Tarihi Ayasofya müzesindeyiz. Müzede 13. yüzyıldan bugüne günümüze ulaşmış Pontus devletinin önemli yapıtını görüyoruz. Her renkten yerli yabancı turistin ilgisini çeken müzenin ziyaretçi sayısı da oldukça fazla. Mimari yapı ve yaşanmışlıklar hepimizi etkiliyor.

Doyumsuz güzellikleri fotoğraf kareleriyle arşivliyoruz.

Yine, Trabzon’un boylarında görebileceğiniz yöreye ait Telkari sanatının örneklerinin, yöresel kıyafetlerin bulunduğu çarşı,  atölye ve mağazaları gönlünüze gezebilirsiniz. Her bütçeye uygun hediyelik eşyalar alıcısını bekliyor.

Sonraki durağımız Altındere Millî Parkı oluyor. Buradaki şelaleler arasında yeşilin her tonuna hayran kaldım. Burası bol oksijeniyle, dinlenmek ve yenilenmek için birebir. Huzur verici.

Devamında, Karadağ eteklerine kayalıklar oyularak inşa edilmiş Sümela manastırının mimarisini gördüğünüzde şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz. Muhteşem görüntüler, resimler sizi bekliyor. Metrelerce yükseklikteki kayalık tepesinde inşa edilen manastır dönemin şartlarıyla, sanat ve sanatçının bilgeliğini ortaya çıkarmış.

Kesinlikle görülmesi gereken, hayran kalacağınız özel alanlardan olan Sümela manastırı  fotoğraf karelerinin en çok çekildiği alanlardan. Zirveye çıkmak istedik. Ancak, tadilat dolayısıyla geçici olarak ziyarete kapalı.

1250 metre yükseklikteki Sümela manastırını şansınıza hava güzel ve sisli değilse bu güzelliği rahatlıkla zaten çıplak gözle aşağıdan görerek izleme şansınız olacaktır. Aşağıdaki kafelerde çay keyfi yapabilirsiniz. Burada küçük hediyelik eşya dükkanları da oluşturulmuş.

Dinlenme sonrasında tekrar yola devam ettiğimizde, Ayazma, Kaya Kiliseleri, Su Kemerleri, Kaya Freskleri gezisi ardından Zigana Geçidinden Gümüşhane sınırına geçerek Karadeniz ve Doğu Anadolu Bitki Örtüsü ve iklim değişikliği dikkatimizi çekiyor.

Yolculuk sırasında, Zigana üzerinde bulunan Hamsiköy’de mola veriyoruz. Buranın meşhur sütlacının tadına bakıyorum. Gayet başarılı.

Yemek vakti gelince, yörük çadırlarında Akçaabat Köftesi, Kaygana, Saray Burma Tatlısı denemenizi tavsiye ederim.

Keşfe devam ederken, Soğuksu Mevkiine geldiğinizde yirminci yüzyılın şaheseri olan Ulu Önder Atamızın kaldığı Atatürk Köşkü’ne bayılacaksınız. Odaların içindeki orijinal eşyalar ziyaretçileriyle buluşuyor. Özellikle Atamızın kahve keyfi yaparken kullandığı, misafirlerine ve kendine ait çeşit çeşit özel fincanlar çok güzeldi. Gelin ve damatların uğrak yeri, fotoğraf çekimlerinde ilk tercih edilen Köşk’ün mimarisi ve bahçesi ise hepimizi büyüledi.

Kısacası, Trabzon’a geldiğinizde, Sümela manastırı, Atatürk Köşkü ve Müzesi, camileri, kiliseleri, kalesini, müzeleri, birbirinden değerli manastırlarını, tepeden kuşbakışı ve akşam sefası için Boztepe’yi, serin yaylalarını, sahili, Uzungöl’ünü ziyaret etmeden, yöresel tatlara bakmadan, çay fabrikalarına uğramadan, yörenin özel çayını içmeden dönmeyiniz.

Mutlu pazarlar.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version