‘’ Bee Dijital kurucusu Azade Seren Özaltun, Hacettepe Üniversitesi İstatistik bölümü mezunu. İçerik yönetimi ve medya alanında editör olarak başlayan Azade Hanım, elmasepeti.com ve elmacipazari.com’da İçerik Yöneticiliği ve Sosyal Medya Danışmanlığının ardından ajans tecrübesi süresince hızlı tüketim, sağlık, sanayi sektörlerine marka temsilciliği olmak üzere sosyal medya ve dijital pazarlama kampanyaları üretti. Azade Seren Özaltun, 2015 yılında Ankara’da kendi ajansı Bee Digital’i kurdu.
1. 4 yıllık bir dijital pazarlama ve sosyal medya ajansınız var. Üniversite’de istatistik okudunuz. ardından elmasepeti.com ve elmacipazari.com’da İçerik Yöneticiliği yaptınız. Bu sektöre ve kendi şirketinizi kurmaya nasıl karar verdiniz?
Üniversitede okuyacağım bölümü seçerken aklımda hep hem sayısal hem de sözel yeteneklerin birleştiği bir bölüm okumak vardı. İstatistiğin kullanım alanları ve karar vermede açtığı kapıları gördüğümde medya ve iletişim alanında ilerlemeye karar verdim. Fakat o zamanlar amacım konvansiyonel medyada ilerlemekti. Üniversite 2. sınıfta medyanın da yaşamımız gibi dijitalleştiğini gördükten sonra sosyal medya ve dijital pazarlama alanına yönelmeye karar verdim.
2. İşiniz sizi heyecanlandırıyor mu?
Her yeni markada, her yeni fikirde, öğrendiğim her yenilikte heyecanlanıyorum. Araştırmak, öğrenmek, merak etmek benim için her zaman bir tutku oldu. Birlikte çalıştığımız her marka da benim için yeni bir dünya ve keşfedilmesi gerekilen alan demek.
3. Logo ve isim seçiminde Bee Digital nasıl ortaya çıktı?
Yaptığımız her çalışmada bir arı gibi hem çok çalışıyoruz hem de en iyiyi yakalamak için çaba sarf ediyoruz. Vizyonumuzu ve çalışma azmimizi sanırım doğada en iyi arılar ifade ediyor. Hem adımız, hem de logomuz bu düşünceden doğdu.
4. İşinizde yaşadığınız problemler ve nasıl bir motivasyonla çözümlediğinizden biraz bahsedebilir misiniz?
Ülkenin ekonomik durumu, dijital pazarlama ve sosyal medyanın hala önemi ve bir uzmanlık alanı olmasının anlaşılması yaşanılan en büyük problemlerden biri sanırım. Biz de bu sorunları elbette yaşıyoruz.
Elbette Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. Fakat fikir ve emek hırsızlığı ise tahammül edilemeyecek seviyelere ulaşan, en çok bizi üzen konuların başında geliyor.
Umarım iş etiği konusunda şirketler daha hassas olurlar ve her alan gerçekten hak ettiği değeri, önemi ve saygıyı görür!
Problemlerle baş etme motivasyonum sanırım babamdan geliyor. Üniversiteyi kazandığımda “Bir yerlere gelmek istiyorsan, duygusallığa yer verme.” demişti. Yaşadığım her sorunda duygularımı bir kenara bırakıp çözüme odaklanıyorum. Bu da sorunları hem kısa sürede hem de az hasarla çözümlememi sağlıyor.
5. İçerik hazırlarken tıkandığınız nokta da neler yapıyorsunuz?
Heyecanla başlanan her markada elbette içerik konusunda zaman zaman dahasını üretmek konusunda kararsızlık yaşayabiliyoruz. Bunun önüne geçebilmek için, sürekli farklı kaynaklardan beslenmek, bakış açımızı, bulunduğumuz ortamı değiştirmek kısa vadede yaptığımız en spesifik şeylerden birkaçı. Yeni olan her şeyden beslenmek, uluslararası kaynakları takip etmek bizi geliştiren en önemli şeylerden biri.
6. İçerik üretirken nelere dikkat ediyorsunuz?
İçerik üretirken en önemli nokta, önce markayı tanımak ve kendi markamız veya ürünümüz gibi en ince ayrıntısına kadar incelemek. Sonra doğru soruları sormaya başlıyoruz. 5N 1K soruları temelidir ve yolumuzu aydınlatır. Ürün nedir? Kişi bu ürünü neden satın almalı? Nerede problem çıkabilir? Nasıl kullanabilir? Ve bu ürünü kullanan kişiler hayatta başka neler yaparlar? Bu soruların cevabı doğru verildiği taktirde içerik kaynakları önümüze açılıyor.
7. Bir çok okulun seminerlerine katılıyorsunuz. Eğitim veriyorsunuz. Gözlemlediğiniz kadarıyla orada ki gençlere önerileriniz neler?
Herkesin bu hayatta bir amacı olmalı, amaçsız yaşam olmaz. Bu hayatta amaçsız bir şekilde debeleniyorsa, ne kendine ne de ülkesine katma değer de bulunamaz. Bireysel farkındalıklarını keşfetme yoluna girsinler.
Dünyayı takip etmeyi bırakmasınlar, sosyal medyada daha az vakit geçirsinler ve kendilerine bir amaç belirleyip o amaç üzerine durmaksızın çalışsınlar. Sabun köpüğü gibi eriyip kaybolmasınlar.
Çağımızın gerektirdiği dijitalleşme üzerine, okuyucuların da merak ettiği bir kaç soru sormak istedim. Bu keyifli sohbet için ve röportaj teklifimi kabul ettiği için Azade Seren Özaltun’a çok teşekkür ederim.