Pamuk, evin bilge kedisidir. Her şeyi bilir. Bu merak ettiğiniz şeyleri de bilecektir. Çünkü herkes birbirine soruyor ne olacak, ne oluyor diye? Dolar çıkıyor soruyorlar, iniyor soruyorlar. Şimdi esas olan, biliyorsunuz doların inip çıkması.
Bundan evvel neler olmuştu Pamuğa bir sıralama yap dedim, şöyle yaptı:
Her şey Esad’a çemkirmemiz ile başladı. Oysa daha önce Bayan Esad’la Bay Esad, bizden de Bayan Erdoğan ile Bay Erdoğan, duvarları indirip karşı kıyıya geçmişler ve kucaklaşmışlardı. Ah ne güzel günlerdi. Bir şey olmayınca olmuyor. Bizimkiler Muhyiddin-i Arabî Hazretleri’nin Şam’daki türbesine gittiler. Hatta orada Esad’a nasıl dua edileceğini öğrettiler ama olmadı işte. Olmadı ne yapalım. Belki Pamuğun buna bir cevabı vardır. Onu öğreneceğim.
Sonra araya sıralamada Kobani girdi, Irak girdi, peşmergeler girdi. Bu Kobani’nin aslında oraya yerleşmiş olan Kuman Türklerinden ileri geldiğini, Halil Nebiler’den duymuştum.
O günlerin karışıklığını hatırlıyor musunuz; kim kimle savaşıyordu, kim kime saldırıyordu, kim kimi yeniyordu, kim kimden kaçıyordu? Hani peşmergelerin pek adı bile geçmiyor. Taburlar halinde Kobani’ye gitmişlerdi. O sırada, arada maden kazası oldu. Madencilerimizi Hitler’in sabunları gibi betona gömdüler. Başbakan’ın görevlisi de Kuğu Gölü’nde oynayan balet misali, halka zarif tekmeler attı. Esasen başbakanımız bir genci boynundan tutup içeri çekmişti. Boynundan tutma hareketlerini çok iyi bilir. Çok geçmedi bugünlerde yıldönümü kutlanan rüşvet ve yolsuzluk olayları çıktı. Rüşveti ve yolsuzluğu kutlayan ilk ülke biziz. Haklıyız ama. Onların yakalanışını kutladık.
Araya diziler, yazışmalar, çiftetelli oynamalı eğlenceler girdi. Benim penceredeki menekşelerden biri çiçek açtı.
Bu arada bir büyük yayın kurumuna baskın yapıldı. Yasaklar, yasakları kovaladı. Pamuk, bunlar neden oldu? Vaktiyle subayların atıldığı Silivri zindanlarına gazeteciler ve polisler atıldı. Pamuk, bunu nasıl açıklıyorsun? Her zindana atılışta üzüntü duydum. Keşke hiç biri zindana atılmasaydı. 17 Aralık deyince akıllara, Mevlânâ Hazretleri’nin Şeb-i Arus’u gelir. Ama bu sefer biraz geldi, ucundan vurdu geçti. Çünkü Türk bürokrasisi tutuklamalar, yasaklarla meşguldü.
***
Çok sevdiğim bir grup, Çarşı yargılandı. Çarşı’nın yargılanması düğün bayram gibi yansıdı ekranlara. Pamuk, Çarşı’yı sen de seviyor musun? Seviyorsun seviyorsun. Onlar çıktı mı televizyona, gözünü ekrana diker bakarsın. İnanın böyle oluyor. Pamuk, televizyon seyrediyor.
Çarşı, yargılanmakta iken 83 yaşındaki Ayşe Teyze, onlara destek olmak için mahkemenin önüne geldi. Bir Pamuk bir de Ayşe Teyze. Türkiye bilgelerle doludur ve cesurlarla.
***
Pamuk, bu karışık günlerin sonu ne zaman gelecek? Kıyamet alametlerini mi yaşıyoruz yoksa? Melhame-i Kübra, Armageddon… Sen bundan korkmuyorsundur Pamuk. Şimdiye kadar bir fare bile yemedin.
Güneydoğu Anadolu’da Kürdistan bayrakları asılıyormuş. Pamuk bunu duyunca güldü. İsterseniz inanmayın. Pamuk, açılım sürecini duyunca da gülmüştü.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.