Aman dikkat!

3_b-10

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğuşu, Rum-Yunan ikilisinin Türk tarafına, Garanti Antlaşması yolu ile, Enosis’ten vazgeçildiği, Enosis’in hortlatılmayacağı, sayıca Rumlar çoğunluktadırlar diye, eşit siyasi haklarla donanmış Türk ortağa tahakküm etmeyeceği yönünde verdiği güvenceye bağlıydı. Bu güvence verilmeseydi, fiili ve etkin garantiler, devletin dayandığı temeli teşkil etmeseydi Kıbrıs Türkleri Zürih-Londra Antlaşmalarını kabul etmeyeceklerdi.
Böylelikle Kıbrıs meselesinin halli Türkiye ile Yunanistan’ın savaşmasına kadar gidecek bir yol üstünde kalmış olacaktı. Doğal olarak Rumlara da “taksim” konusunda benzeri bir güvence verilmiş oluyordu. Ancak, önemli olan husus, Rum tarafının, garantilerden kurtulmak eylemlerinin ilk günden başladığı ve 1963 saldırılarının hedefinin de garantilerden kurtulmak olduğudur.
Konuya, tarafsız bir gözle bakıldığında ortaya çıkan resim gayet nettir: Bir ortaklık kurulacaktır. Türk ortak, “Beni tatmin eden garantiler verilirse ben Rum tarafı ile ortaklığa razıyım; güvenim yoktur; garantisiz ortaklığa razı değilim” diye diretiyor ve ortaklık devleti bunun üzerine doğuyor.
Rum’a güvenmemekte haklı olduğumuzu, garantiler olmasaydı Türk halkı olarak yok edilmiş olacağımızı 1963-1974 yılları yeterince kanıtlamıştır.
Şimdi, garantilere rağmen bize 1963-1974’ü yaşatmış olan ve halen sahte bir unvan arkasına saklanarak “meşru Kıbrıs hükümeti” pozisyonunda Kıbrıs’ın tümüne sahip çıkmak oyununu en alçakça bir şekilde oynamağa devam eden; yetmedi; sahtekârlıkla, şantajla Kıbrıs’ın tümünü AB üyesi yaptığı inancı içinde, bu çirkin oyunu daha da çirkinleştirmiş olan aynı Rum tarafı ile yeni bir ortaklık görüşmesi devam etmektedir.
Türkiye ve KKTC, “fiili ve etkin garantilerin devamı şartımızdır; kırmızı çizgimizdir” derken, Rum tarafı, Yunanistan’ın ve İngiltere’nin de desteğini alarak garantilerden kurtulmak için elinden geleni yapmağa devam ediyor.
Bunlara en kesin şekilde “Garantilerle oynama; garantiler devam edecek veya anlaşma olmayacak” demenin zamanı gelmiş hatta geçmiştir bile.
Kanımca, Rumların Avrupa Parlamentosunda tezgâhladıkları en son oyundan sonra, hem Avrupa’ya hem de Rum tarafına “bu yeni kahpelikten, bu Bizans oyunundan vazgeçilmediği takdirde, görüşmelere son verilebileceği” duyurulmalıdır.
Son oyunu Rum basınından öğreniyoruz. Avrupa Parlamentosunda “garantilerin çağ dışı olduğu, kolonilerden kalma olduğu; Kıbrıs’ta, maksadın hasıl olduğu gerekçesiyle devamına gerek kalmadığı” yönünde karar çıkarmak için bir süreç başlatılmıştır. Bunun temelinde yine “1974’te işgal ile başlayan Kıbrıs meselesi” yalanı yatmakta, 1963-74 unutturulmaktadır.
Ortaklık görüşüldüğüne göre Türk ortağın “fiili ve etkin garantinin, daha da güçlendirilerek, devamının yeni kuruluş için şartı” olduğunun altı çizilerek AP üyelerine ve Rum tarafına kesin bir şekilde duyurulmalıdır. Aksi takdirde kuzuyu kasaba, tavuğu tilkiye teslimle ve NATO’yu dağılmaya götürecek feci bir durumla karşılaşılacağı yeterince anlatılmalıdır.
KKTC’nin varlığı, halkımızın egemenliği, garantilerin devamı pazarlık konusu yapılmamalıdır.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version