Akşener’den ODTÜ’deki ağaç kesimine sert tepki: Allah sizi ıslah etsin

Akşener'den ODTÜ'deki ağaç kesimine sert tepki: Allah sizi ıslah etsin

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlenen grup toplantısında konuştu.

Akşener’in açıklamaları kısaca şöyle:

“İyi Parti grup toplantıları milletin nabzının attığı yerdir. Burada söylenmesi gereken ne varsa söylenir, milletin acısı dile getirilir, burada çözüm üretilir, yol gösterilir, eğrinin, yanlışın karşısında durulur. Burada iftira atılmaz, küfür edilmez. Bizim siyaset anlayışımız budur. Küçük hesap yapmıyorsak bunları bilmediğimizden değil Allah’tan korkuyoruz, milletten utanıyoruz. Biz düz yürüyeceğiz. Milletimiz de bu yüzden yanımızda olacak.

“MADIMAK’TA YAKILDIK, BAŞBAĞLAR’DA VURULDUK”

Madımak’ta yakıldık, Başbağlar’da vurulduk. Milletimizin birliğine kasteden alçakça katliamları bir kez daha lanetliyorum. Allah yezitlere de nemrutlara da fırsat vermesin.

Doğu Türkistan’daki kardeşlerimize yönelik zulmü gündeme getirmesini istemiştik. Bir kez daha gördük ki zulüm gören Türk ise Erdoğan sessiz kaldı; bir de iyiler dedi. Sayın Erdoğan zulme seyirci kalmakla yetinmeyip, bir de alkış mı tuttu?

Terörist başı ile mektup arkadaşı olanların şimdi HDP ile ağız birliği edip partimize saldırmaları çok manidar. Biz terörist mektubuna güzelleme yapılmaz dedik. Biri MHP diğeri HDP yöneticileri olmak üzere iki yerden tepki geldi. Mektup arkadaşlığıyla başlayan sürecin geldiği yere bakar mısınız. Buradan MHP yöneticilerine sesleniyorum; terörle aranıza mesafe koyun.

“SİYASETTE TABLOYU İYİ PARTİ DEĞİŞTİRDİ”

HDP Grup Başkanvekili’nin hesabı da Nasrettin Hoca hikayesi gibi. Madem HDP seçmeni bizi desteklediyse HDP’ye kim oy verdi? Bizim bu matematik hesaplarından beynimiz yandığı için bir demokrasi mücadelesi verdik ve bir parti kurduk ama görünüyor ki Sayın Bahçeli’nin yeni kurbanı Fatma Hanımdır. İktidarı ile muhalefeti ile bugün bütün partiler 17 yıldır siyasetteler. Onların tek başlarına tabloyu değiştirmeye güçleri yetseydi bugüne kadar yapılan seçimlerde değiştirirlerdi. Siyasette tabloyu İYİ Parti değiştirdi. Bu başarımızın başkalarına ciro edilmesine müsaade etmeyiz.

17 yıllık tiyatronun perdesi İstanbul’da kapandı. Millet son sözü söyledi. Bizi birbirimize düşman etmeye çalışanlar gidecek. Kimsenin izzetine şerefine söz etmeyeceğiz, ettirmeyeceğiz. Milletimiz mutlu, ülkemiz huzurlu, Türkiye İyi olacak. 82 milyonun el ele verince çözemeyeceği sorun yoktur. Hep birlikte güzel günler göreceğiz. er ya da geç o bayram sofrasında buluşacağız.

“AKP ÖNCESİ BİR KAZANIM DAHA TARİHE KARIŞTI”

Türkiye 200 lirasında 100 dolar kaybetmiş. Bunun adı da ekonomik başarı öyle mi? Hadi oradan be. Milletin canını çıkardınız. Sayın Erdoğan ve damadı son dönemde yapısal reform lafını dillerinden düşürmüyor ama kendilerinden önce yapılanları yıkmada sınır tanımıyorlar. En güzel yapısal reformlardan biri de Merkez Bankası’nın bağımsızlığıdır. Cuma gecesi KHK ile Çetinkaya’yı görevden aldılar. Böylece Türkiye’nin AKP öncesi bir başka kazanımı da tarihe karıştı. MB Başkanı’nı neden görevden aldılar? Çünkü damadın açıkladığı bütçe açığı hedefinin ilk altı ayda doldurdu. Belli ki o parayı seçim öncesinde çar-çur ettiler. Şimdi ise gözlerini ihtiyat akçesine diktiler. Buna karşı çıkan bürokratı da yoluma taş koyma diye görevden aldılar. Yapısal erozyonlara neden olarak devletin itibarını daha da yok etmeyin. Erdoğan maalesef asıl görevden alması gereken kişinin damadı olduğunu göremiyor.

“DAMADA GÖRE HER ŞEY NE ÇOK İYİ NE DE FELAKET”

Damada göre her şey ne çok iyi ne de felaket. Aralık ve Haziran’da enflasyonu düşürmüş memur ve emeklilere zam döneminde pat diye enflasyon düştü. Tezgâha bakar mısınız? Emekliye zam yapmamak için suyu kaynağından kestiler. Çarşı Pazar gerçek enflasyonu biliyor. Kağıt üzerinde düşürdükleri enflasyon markette, pazarda bir türlü düşmüyor. 1300 lira maaş alan emekliye 65 lira ile 70 lira zam yapıyorlar. Anladık insafınız yok da utanmanız da mı yok?

“PAKİZE ANA TÜRKİYE’DİR, İTİP KAKAMAZSINIZ”

Öyle çaya şekere elektriğe mazota zam yapınca tarifeyi yüzde 15’ten, emekliye gelince yüzde 6’dan açıyorsunuz. Ne kadar eski siyasetçi varsa bankalara toplayıp ayda 20 bin lira maaş bağlayacaksın, emekliye gelince al sana 70 lira diyeceksin. Yazıklar olsun. Anlaşılıyor ki bu arkadaşlar ağızlarında gümüş kaşıkla doğmuşlar. Ne zaman şükredecek, milletin halini ne zaman göreceksiniz? Bir toplum ancak değerlerine sahip çıkar, sahip olduklarına değer verirse ilerler, yükselir. Bütün değerlerimizi hızla tükettiler. Bugünün ve geleceğin mimarı Kadınlarımızın mimarı da böyle. Pakize Annenin başına gelenlere bakın. Pakize Ana Türkiye’dir. Türk kadınını itip kakamazsınız.

Mevzuata bakarsan her şey tamam, iyi de hayatta her şey uygulanıyor mu? Kadın ağır iş yapıyor kocasından da hakaret duyuyor. ‘Yetti be’ dediği zaman da tabancaya, bıçağa, meydan dayağına maruz kalıyor. Kadın ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor ama tacize uğruyor. Performansına bakılmıyor. Kocanın işi varsa sorun yok diyen devlet büyüklerinin ikinci sınıf bir iş verelim sonra da kapıyı gösteririz diyen patronların mobbingine uğruyor. Geç saate kadar mesai yapacaksın ama mesai ücreti veremeyiz, işine gelirse diyorlar. Sen çalışmıyorsan Suriyeli kızlar çalışır, işine gelirse diyorlar.

“5’İNCİ GÜN BAHÇELİ BİRİNİ YOLLADI”

Şimdi, kendi hayatımdan beş yıldır yaşadığım bazı konuları sizinle paylaşmak istiyorum. 7 Haziran 2015 seçimleri damadın kardeşinin yönettiği, Erdoğan’ın sahibi olduğu söylenen TV kanalında bir kadına yakışmayacak hareketlerinin bulunduğu bir kaseti duyumu var dendi. Kelimeler aynen böyle. Elbette kadınlar beni anlayacaktır. Lütfi Bey arayıp bildirdi bana. Önce bütün vücudum uyuştu. Sonra acaba bir hata mı var diye baktım. Ve 45 dakika kendimi bilemedim. Dişlerim takır takır vurdu. Saklanmak istedim. Sonra kalktım, Allah’ım yardım et dedim. İnsanlar aradı, beşinci gün Bahçeli birini gönderdi ve dedi ki kasetlerle ilgili arkadaşlarımıza yönelik yapılan o kumpasların ödedik. ‘Kendini üzmesin, kaseti olsa ne gam, onunla yolları ayırmayacağız.’ Eşimin yanında bu cümle ile karşılaştım. Ben mücadeleye devam ettim. Bugün aramızda bulunan ve kendisini Sayın Bahçeli’nin arayıp ‘Bu kadar bağırıp çağırmasın kampanyamızın projelerini örtüyor’ denilerek uyarıldım. Arkasından sistem yürüdü ama çok genç kadınlardan müthiş hikâyeler dinledim.

“TORUNUMUN GAYRİ MEŞRU OLDUĞUNU YAZDI”

O mobbinge uğrayan, sözlü ve fiziksel tacize uğrayan o kadınlar için sonuna kadar devam ettim. Bir kadın hâkim Erdoğan’dan korktuğu için bu üç itirafçıya beraat verdi. Sayın Erdoğan sizin iktidarınızda ailenizdeki her kadın ve Türkiye’de yaşayan her kadın için birinden duydum, bir kadına yakışmayacak hareketleri bulunan kaseti var demek serbest kaldı. Övünün! Sonra 1 Kasım seçimleri oldu. Sonra biz Sayın Özdağ, Aydın, Oğan bir yola çıktık. İmza toplayarak demokrasi mücadelesi bir kongre talebiyle yola çıktık. Bütün erkek arkadaşlarımıza çok çirkin iftiralar atıldı, biliyorum. Ama sadece bana cinsiyetim üzerinden, kadın olduğum için çok çirkin şeyler yapıldı. Bir arkadaşımızı Sayın Bahçeli çağırdı, evimin önünde çekilmiş bir fotoğrafı gösterdi, 01 plakalı bir otomobil ile beni her türlü izlettiğini söyledi, arkasından terbiyemin müsaade etmediği bir söz söyledi. Arkasından 19 Haziran Kongresi oldu. Torunumun gayri meşru olduğunu yazdı. Ve ben bu işi de hukuki olarak çok sıkı takip ettim. Sayın Erdoğan devri iktidarınızda polisleriniz IP numarasını bulamadılar, IP numarasını bulacak imkânlarının olmadığını söylediler. Bugün artık canı isteyenin 9 aylık bebeğe ‘gayri meşru’ demesini serbest bıraktınız. Övünün!

Sayın Erdoğan bir gün devran döner aynı sözler sizin için söylenir, aynı hakaretler sizlere söylenir. Beş yıldır kadın olarak bedenim üzerinden analarımızın ruhları incindi. Annelerimize sövüldü, bize sövüldü, erkeklerimizin eşlerine sövüldü ama bir delikanlı gibi çıkıp yakamıza yapışan olmadı. Seçim zamanı bacımız anamız, git bayrak dağıt, seçim geçip koltuklar garantilediğinde, oğluma, çocuğuma iş dendiğinde bugün git yarın gel. Bakın sevgili kardeşlerim bunlar size ancak türbe ziyareti yaptırır. Üç kuruş destek verir o da yandaş marketi zengin etmek için. Size biçtiği değer budur.

“ALLAH SİZİ ISLAH ETSİN”

Aziz milletin cennet gibi bir ülkemiz var ama şuursuz bir yönetim anlayışı doğal kaynaklarımızı tüketmeye devam ediyor. Ben ilkokuldaydım en büyük tehlike erozyondu, babaanne oldum hâlâ en büyük tehlike erozyon. Buna rağmen hâlâ ormanları söküp bina dikiyorlar. Dünya üzerinde bu kadar doğaya düşmen bir iktidar görülmemiştir. ODTÜ’de olanları görüyorsunuz. Öğrencilerin elleriyle büyüttükleri ağaçları kesip yurt yapıyorlar. O yurdu oraya yapmazsanız müteahhidiniz daha mı az kazanacak? Allah sizleri ıslah etsin.”

 

Exit mobile version