Akşener ile kahvaltı…

863_b-4

Uzun bir aradan sonra İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile gazetemizin Ankara bürosunda kahvaltı da bir araya geldik. “Koltuk değil ayakkabı eskiteceğiz” sözleri ile Türk siyasetine yeni bir soluk getiren Akşener, bu uğurda memleketin en ücra köşelerine kadar giderek ayağını sakatlamıştı. Ameliyat sonrası parmaktaki yara henüz geçmiş değil. Özel bir ayakkabı ile yeniden yollara düşecek…

***

Yaklaşık 3 saatlik keyifli sohbette ekonomiden, dış politikaya, yerel seçimlerden, mahkemelere, futbola kadar bir çok konuyu konuştuk. Haber merkezindeki arkadaşlar etraflıca yazacaklardır. Selcan Taşçı ile beraber sorularımız oldu. Çoğunluğu ister istemez 31 Mart seçimlerinde “iş birliği” üzerineydi. Akşener, şu ana kadar resmî görüşmelerin gerçekleşmediğinin altını çizdi. Ve ilçe ilçe seçim sonuçlarını mercek altına aldıklarını kilit parti konumundaki yerlerde sonuç alabilmek için yoğun çalışma içinde bulunduklarını kaydetti. Bu arada Mersin ve Manisa’yı ısrarla kazanacaklarını belirtti. Muhalif damarım depreşti; “Sadece Mersin ve Manisa mı? Başka yer yok mu?” diye sordum. Siyasette temkinli olmak şart derler. Ancak Akşener siyasi hayatı boyunca riskleri yüklenmiş ve risklerden başarı ile sıyrılmış bir isim. “Ankara olmazsa olmazlarımızın arasında. Sonuçta hesap-kitap meselesi. Elimize gelen araştırmalarda yerel seçimlerde aday faktörünün yüzde 64 oranında olduğuna dair ciddi bir rapor var. Öbür tarafta ‘partimin adayını desteklerim’ diyen yüzde 36 var. Her şeyden önce iyi adaylar belirlemek zorundayız. İyilerin partisinde bu kadrolar var. Öte yandan yerel seçimlerde vatandaş iktidar partisini uyarıyor. Ders veriyor. Bütün bunları göz önüne alıp sahaya iniyoruz. Arkadaşlarımız il-il istişare toplantıları yaptı. İlginç veriler geliyor. 5 milyonluk oy potansiyelinin bilançosunu çıkarıyoruz. Önümüzdeki günlerde bölge toplantıları için sahaya ben de iniyorum.” sözleri ile yerel seçim hazırlıklarını özetleyebiliriz.

***

Meral Akşener’in en büyük endişelerinden birisi de ekonomi… Kışın bastırması ile beraber krizin had safhaya ulaşabileceğine dair ciddi raporlardan bahsederken “Hükümet yeniden IMF’nin kapısını çalabilir” iddiasında bulundu.

Ve Suriye… Orta Doğu coğrafyasındaki keşmekeşliğe dikkat çekerken de; “Hamasi nutuklar atılıyor silahlardan arındırılmaktan dem vuruluyor. Oysa o silahların nereye gittiği meçhul. Sonuçta o silahların namlusu hep ülkemize yönlendiriliyor. Buna rağmen zaferden, kontrolden bahsediyorlar. Gidişat hiç de iyi değil” diye bu bölümü de özetleyebiliriz.

***

Suudi Arabistan Konsolosluğu’ndaki cinayetin vahametini anlattı Akşener. Hükümetin bu konudaki tutumunu da eleştirdi. “Korkarım bu istihbarat örgütlerinin hesaplaşmaları yol olmaz. Çok ciddi istihbarat zafiyeti var. Bize gelen bilgilere göre Kaşıkçı’ya ABD’de bir suikast planlanmış ancak önlem alınarak önlenmiş. Sonuçta Türkiye’de buna zemin buldular. İçişleri Bakanlığı görevini yapmış bir kişi olarak benzeri olayların tekrarından endişe duyuyorum” dedi.

Değerli okuyucularımız “3 saatte sadece bunlar mı konuşuldu” diyecektir. Özetlemeye gayret ettik ama özel sohbet bölümü çok daha verimli ve bilgilendiriciydi. Gazeteciler ve siyasiler arasında “güven köprüsü” sağlam olunca otokontrol devreye girer ve konuşulan her konu yazılmaz. Bazıları da günü geldiğinde kaleme alınır. Sonuçta Sayın Akşener’de, ardındaki 5 milyon oya olan güveni ve bunu artırarak yola devam etmenin kararlılığını da gördüğümü belirtmeliyim.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version