Akıncı ve sözcüsü Burcu çizmeyi aştı…

408_b-4

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sözcüsü ve müzakere heyeti üyesi Barış Burcu’nın yüksek lisans tezinde yazdıkları yenilir yutulur değildir. Burcu, Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci olarak görmekte, 1959-60 Antlaşmaları’ndan kaynaklanan Türkiye’nin garantörlük hakkını reddetmekte, ‘Kıbrıs Kıbrıslılarındadır!’ diyerek, Türkiye’yi çözümden dışlamakta, Türkiye’nin garantör olarak tek taraflı müdahalesine karşı çıkmaktadır.’

Akıncı ve ekibinin, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü, tek yanlı müdahale hakkı ve adaya 1974’te yaptığı müdahaleye ilişkin görüşleri Burcu’nın tez çalışmasıyla sınırlı değildir. Göreve geldiği ilk günden itibaren, aklı sıra, Anavatan Türkiye’ye kafa tutan ve garantörlük konusunu ‘tabu’ değildir diye görüşmeye açan Akıncı ve Burcu, tarihimizde görülmemiş bir yasa dışılık ve gaflet içerisindedir. Yüce Meclis’in aldığı kararları dikkate almadan Guterres Belgesini destekleyen Akıncı yasalar önünde suç işlemiştir, görevini aşmıştır, kötüye kullanmıştır. Görevini kötüye kullanan bir Cumhurbaşkanı o görevde kalmamalıdır. Burcu ise gereğini yapmalı ve istifa etmelidir.

Devletimizin kurucusu ebedi liderimiz rahmetli Denktaş garantörlüğün kaldırılması veya sulandırılması konusunun müzakerelerde gündeme alınmasına müsaade etmemiş, karşı çıkmış ve bu konuda KKTC Meclisi’nde de gerekli kararların alınmasını sağlamıştır.

AKP dışında, tüm Türk hükümetleri gerek MGK kararları ve gerekse de Meclis kararlarıyla garantörlüğün devamına ilişkin karar üretmiştir. Türkiye ve KKTC liderliği arasında gerçekleşen Zirve’lerin sonuç bildirgelerinde de garantörlük konusunda ‘asla vazgeçilemeyeceği’  vurgulanmıştır.

***

Garantörlüğün masada tartışılması Annan Planı döneminde gündeme gelmiş ve eski CB Talat tarafından da desteklenmiştir. Annan Planı, adadaki Türk askerinin sayısını azaltırken, zaman içerisinde de Türkiye’nin Kıbrıs Türkü ile bağlarını koparmaya yönelik emperyalist Batı’nın dayattığı, Kıbrıs Türkünün felaketini hazırlayan şer bir plandı. Rum tarafında bugün de hâkim olan ‘maksimalist’ tutum nedeniyle Annan Planı yürürlüğe girmemiştir. Akıncı ve ekibi, AKEL çizgisindeki CTP’den de aldıkları destekle, federal bir çözüm için ne gerekiyorsa yapmaktadır. 2015’te göreve geldikten sonra Lefkoşa’da başlayıp, New York, Mont Pelerin I-II, Cenevre ve Crans Montana’da devam eden ve çöken müzakere sürecinde Akıncı harita sunmuş, KKTC topraklarının önemli bir bölümünden vazgeçmiş, garantörlüğü ve tek yanlı müdahale hakkını masaya taşımış, kısacası Rum’a vermediği ödün kalmamıştır. Rum’un açgözlülüğü nedeniyle yine anlaşma olmamıştır.

1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında Türkiye’nin Kıbrıs’ta işgalci olduğu tezini Rum-Yunan ikilisi ortaya atmıştır. Türkiye müdahaleyi  Garanti ve İttifak Anlaşmalarına istinaden yapmıştır ve müdahalenin meşruluğu tartışma götürmemektedir. Bugün sonlandırmak istedikleri ‘tek yanlı müdahale hakkına’ bağlı kalınarak Türkiye adaya gelmiş ve binlerce Kıbrıs Türkünü mutlak bir soykırımdan kurtarmıştır. 19 Temmuz 1974 günü olağanüstü toplanan BM Güvenlik Konseyi’nde tarihi bir konuşma yapan eli kanlı Makarios, 15 Temmuz’da kendisine karşı düzenlenen darbeden dolayı Yunanistan’daki Cunta yönetimini ve adadaki EOKA-B teröristlerini suçlamış, Kıbrıs’ın Cunta tarafından işgal edildiğini belirtmiş, Cumhuriyet’in yıkıldığından yakınarak, diğer iki garantör, İngiltere ve Türkiye’yi göreve davet etmiştir.

Barış Harekatı sonrasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 29 Temmuz 1974 tarihli 573 sayılı kararı ve Atina’daki Temyiz Mahkemesi’nin 21 Mart 1979 tarihli kararı, Türk müdahalesinin yasal olduğunu vurgulamıştır. Durum bu kadar açık iken Rum Yunan ikilisi Kıbrıs sorununun ‘bir işgal ve istila’ sorunu olduğunu öne sürerek, Türkiye’nin adadaki varlığının son bulması halinde  çözüme ulaşacağını iddia etmektedir.

***

Akıncı siyasi hayatında Türkiye karşıtı bir siyaset izlemiş ve Türkiye’nin adadaki varlığını sonlandırıp ya da sulandırıp Rumlarla federal yapıda, yeniden birleşmeyi öngören anlaşma yapma peşinde koşmaktadır. Akıncı içindeki Türkiye ‘sevgisizliğini’ 2015’te seçildikten hemen sonra daha da dışa vurmuş ‘Türkiye Anavatanımız değil, kardeş ülkedir’ demiştir.

Akıncı’nın yakın çalışma arkadaşı, sözcüsü Burcu’nun yazdığı tez ise tam bir rezalettir. Burcu, düşüncelerini, yazdığı tezde vurgulama özgürlüğüne sahiptir. Ama KKTC’de önemli bir makamın sözcülüğünü yapacak iseniz yazdıklarınıza, çizdiklerinize ve söylediklerinize dikkat edeceksiniz ve geçmişiniz temiz olacaktır. Burcu’nun zaten bilinen fikirleri ve teziyle ortaya çıkan rezillik, Kıbrıs Türk halkı tarafından desteklenmemektedir. Halkımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü ile tek yanlı müdahale hakkı olmayan bir anlaşmaya geçit vermeyecektir. KKTC’nin şu andaki talihsizliği, halkın duruşuna ters fikirlerde olanların önemli makamları işgal etmeleridir.

Akıncı ve ekibinin tasfiyesi şarttır…

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version