Akıl ve yürek kapısını çalan şair

Akıl ve yürek kapısını çalan şair

Yürek kapımı, akıl kapımı sürekli çalan şairlerdir. Kimileyin bir şair uğrarken, gün gelmiş şairler akını başlamıştır ve bu eylem süreç içinde öylesine yoğunlaşmıştır ki, yüreğimi, aklımı kapısız bırakmış; şiirin, şairlerle birlikte yolculuğunu bir alışkanlığıma dönüştürmüşümdür. En çok kapımı çalan ‘anlamlı şiirin’ şairleri olmuştur. Rıfat Ilgaz bunlardan biridir. Böylesi şairler aynı zamanda ustalarımdır. Aklıma nereden geldi Rıfat Ilgaz?

Büyük bir olasılıkla alevleri hâlâ süren Madımak Yangını’ndan. Basının, ta o günlerden başlayarak farklı yazılan 33 can, 35 can, 37 can saptamalarını gülerek (ki bu kadar kısa bir sürede netleşememek ayrı bir sorun) okurken, Rıfat Ilgaz’ın bir can olarak o sayıya eklenmesi gerektiğini düşündüm. Çünkü sevgili arkadaşı, dostu Asım Bezirci o alevlerin içinden giderek ayrılmıştır dostundan, arkadaşından. Onlar yol arkadaşıdırlar. Örgütleri önemli değil. Çünkü gerçek arkadaşlık, dostluk; bir güzel memleket, bir güzel dünya sevdasıyla daha iyi kök salar yüreklere, beyinlere. Örgüt, gerçek kimliğini böylesine sevdalarda bulur zaten.İşte, orada çıkarsızlık gelip baş köşeye oturmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’si, her geçen gün, bir manifesto gibi netleşerek önümüzü aydınlatıyorsa siyasi bakımdan, sosyal bakımdan; Rıfat Ilgaz’ın ‘Aydın mısın?’ adlı şiiri de öylesine bir aydınlatıcı şiirimiz için. Böyle düşünüyordum, düşünüyorum da. Toplumcu Gerçekçi şiirimizin önemli manifestolarından biri. 1968 yılında yazılmış, yani 51 yıl önce. Yaşamımızın ve edebiyatımızın çürüme günlerinde yeniden yeniden okumalıyız ‘Gençliğe Hitabe’ ve ‘Aydın mısın?’ı. Gereksinmemiz çok ve öteledikçe okuma ve anlama eylemini, gelen ve yerleşen karanlığın koyuluğunu anlayamıyoruz.

Anlamlı sanatın işlevi, kendini dayattıkça daha bir sarılacağız Rıfat Ilgazlara, Enver Gökçelere, Nâzım Hikmetlere…

1968’lerin koşullarını elbet düşünmeliyiz bu şiiri derinlikli olarak çözmek ve anlamak için. Ama bu günün koşullarında okuyup anlamanın daha çok yararı olacak bir çoğumuza. Çünkü şairin ve şiirinin derinliği ortaya çıkacak, ‘slogan şiir’ diye saldıranlar kafalarının bir yerlere vuracaktır.

AYDIN MISIN

Kilim gibi dokumada mutsuzluğu/Gidip gelen kara kuşlar havada/Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden/Tabanında depremi kara güllelerin/Duyuyor musun/Kaldır başını kan uykulardan/Böyle yürek böyle atardamar/Atmaz olsun/Ses ol ışık ol yumruk ol// karayeller başına indirmeden çatını/sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm/alıp götürmeden büyük denizlere/ çabuk ol// tam çağı işe başlamanın doğan günle/bul içine tükürdüğün kitapları yeniden/ her satırında buram buram alınteri/ her sayfası günlük güneşlik/ utanma suçun tümü senin değil/ yırt otuzunda aldığın diplomayı/alfabelik çocuk ol// yollar kesilmiş alanlar sarılmış/ tel örgüler çevirmiş yöreni/ fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende/ benden geçti mi demek istiyorsun/aç iki kolunu iki yanına/ korkuluk ol

Günümüz koşullarında, sürekli konuşan, iş yapmayan, yani güzellikler adına elini taşın altına koyamayanların bu şiiri ezberleyinceye kadar okumaları gerekmiyor mu?

Sanatın her zaman bir işlevi vardır ve bu işlev yaşamana nereden kimin için baktığına bağlıdır.

Ölüm yıl dönümünde ustayı anarak…

İlgili Akıl ve yürek kapısını çalan şair haberiyle ilgili sizde görüşlerinizi yazarak gündeme dahil olabilirsiniz. 

Exit mobile version