AK Parti Sözcüsü Çelik: Ellerinde belge varsa hemen yargıya başvursunlar

AK Parti Sözcüsü Çelik: Ellerinde belge varsa hemen yargıya başvursunlar

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenliyor.

Çelik’in açıklamalarından satır başları:

“Genel olarak Cumhur İttifakı olarak yüzde 52’lik rekora imza atmamız ve ayrıca 15’inci kez yüzde 45’lik oranla başarıyla çıkmamız teşkilatlara teşekkürümüzü tekrarlamamız gerekiyor. Cumhur İttifakı’nı birinci yaptılar. Çalışan tüm arkadaşlarımıza, vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Geçtiğimiz günlerde tarihte ilk olan bazı olaylar oldu. Bunlardan birisi bilim insanları ilk defa kara deliğin fotoğraflarını çektiler. Gezegenimizden 53 milyon ışık yılı uzaklıktaki kara deliği görüntüleyen ekipte bir Türk hocamız da vardı. Feryal Özel hocamızı bu ekibin içinde olmasından dolayı tebrik ediyoruz.

Bugün üzüntü verici bir haberle uyandı herkes. Türk sporunun değerli ismi Can Bartu’nun kaybından dolayı üzüntü duyuyoruz. Bütün vatandaşlarımıza başsağlığı diliyoruz.

S-400 AÇIKLAMALARI

Bugünlerde konuştuğumuz gibi arkadaşlar, ABD’den yapılan açıklamalar sürekli olarak devam ediyor. S-400 meselesi odaklı olarak devam ediyor. Çoğu kez de ‘adını vermek istemeyen yetkili’ diyerek her gün bu açıklama geliyor. Bize göre esas konuşulması gereken bu değil. S-400 meselesi Türkiye gibi önemli NATO müttefikinin bir tedbir alma meselesidir. Bu konuda müttefiklerinden yardım istemiş, bu gerçekleşmeyince Türkiye egemen bir devlet olarak başının çaresine bakmıştır.

Tartışılması gereken mesele, bir NATO müttefikinin ulusal güvenliğini tehdidine karşı bir NATO müttefikine silah göndererek bu unsurları desteklemesidir. Esas konuşulması gereken budur. Bundan kaçmak için başka konular gündeme getiriliyor. Rusya’nın batıdaki imajı kullanılarak Türkiye’ye karşı propaganda yürütülüyor.

PYD’YE ABD YARDIMLARI

Teröristlerin başındaki kişilerin Amerikan askerleriyle, komutanlarla fotoğraf çektirdiğini görüyorsunuz. Halen 15 Temmuz gecesi işgale çalışan FETÖ’nün başındaki kişinin ABD’de halen bir karakola bile çağrılmasını görüyoruz. Bu meseleler dururken, Türkiye’nin güvenliğine aynı zamanda NATO’ya katkı sağlayacak S400’ün konuşulmasını garipsediğimizi belirtmek isterim.

Bu zamanlarda müttefiklerimizi görmek en doğal hakkımızdır. Patriot almak istemiştik, bu konuda yanaşılmamıştı. ABD’nin biz S-400 anlaşması yaptıktan sonra Patriotları verme girişiminde bulunması sonra sürece itiraz etmeye başlaması makul değildir.

“PAY KAPMA YARIŞI”

Çeşitli devletlerin silah pazarlarında pay kapma yarışı vardır. Fakat ABD’nin NATO müttefikliğine taşımaması gerekmektedir. Patriotlar konusunda, krediler konusunda makul teklifle gelmişler midir? Bir de teslimat süresinde makul teklifinde gelmişler midir? Makul yaklaşımı olmayanların, biz anlaşmayı imzaladıktan sonra bu konuyu gündeme getirmeleri müttefiklik ilişkisine sığmamaktadır.

“NATO’NUN F-35 MADDESİ YOK”

NATO’nun F-35 maddesi yok, 5’inci maddesi var. 70 yılın 67 yılında biz varız. Türkiye’nin müttefikliğini tartışmak NATO’nun tamamını tartışma anlamına geliyor. Dolayısıyla NATO’yu maddi bir kültef olarak görenlerin, Türkiye söz konusu olduğunda NATO’dan bahsetmesi son derece manidardır.

5’inci madde çerçevesinde, Türkiye’ye müttefiklerimiz yeterli desteği sunmuş mudur? Evet demek mümkün değildir.

Türkiye ile ABD arasında güvene dayalı ittifak ilişkisi vardır. Ekstra bir şey yapmalarına gerek yok, sadece müttefiklik ilişkisine duyarlı bir şekilde, geleneğine, test edilmiş yapısına duyarlı şekilde davranmaları yeterli olacaktır. Bundan sonra yapılacak çok iş vardır.

“SUDAN, DOST VE KARDEŞ BİR ÜLKEDİR”

Afrika’nın tamamı darbelerden çok çekti. Hiçbir darbe, ne barış ne huzur ne refah getirdi. İstikrarsızlığın artmasına yol açtı. Sudan, dost ve kardeş bir ülkedir. Bu çerçevede beklentimiz, halkın demokratik taleplerinin yerine gelmesidir ve Sudan’ın iç savaşa sürüklenmemesidir.

Üzüntü duyduğumuz meselelerden birisi Libya’daki gelişmelerdir. Mısır’daki darbe sürecini destekleyen bazı odakların Libya’daki çatışma sürecine destek verdiklerini görüyoruz. Yapılacak ilk iş çatışmaların durması ve siyasi diyalog süreçlerinin kuvvetlenmesidir.

“YSK HİÇBİR PARTİNİN YÖNETİM ORGANI DEĞİLDİR”

Sürekli olarak YSK’ya baskı yapıldığını ifade ediyor hem İstanbul adayı hem de sözcüleri. Arkadaşlar YSK kendi bağlı olduğu kanunlar çerçevesinde kararlar veriyor. Her parti açısından, lehine kararları saydığı gibi aleyhine olan kararları sayabiliriz. YSK, bütün yargı camiası da söz konusu olduğu gibi millet adına karar veriyor.

Dolayısıyla onlar kendi bağlı oldukları kanunlar çerçevesinde bunlara karar verecekler. CHP sözcülerinin dilinde şöyle bir şey var, eğer YSK kendi lehlerine karar verirse YSK bağımsız karar veriyor. Aleyhine karar verirse YSK baskı altındadır diyorlar. YSK hiçbir partinin yönetim organı değildir. YSK hiçbir partinin tüzüğüne göre karar vermeyecektir.

“SÜRECE SAYGI GÖSTERELİM SONUCA SAYGI GÖSTERELİM”

Bırakalım yüksek yargı işini yapsın. Sürece saygı gösterelim sonuca saygı gösterelim. Peki bize nasıl çağrı yapıyor CHP. Bu itiraz yollarına başvurmayın diyor. Niçin başvurmayalım? Yürüttüğümüz mücadeleden niye vazgeçelim? Yargı yolu, seçim sonrası için de söz konusudur. Seçim sürecinin bir parçası olarak tamamlanmıştır. Hukuk yoksa hiçbir kurum meşruiyetini icra edemez. Dolayısıyla YSK’ya baskı yapmak, hukuka dönük olarak meşruiyetle kavga etmek olduğu gibi, konuşanların kendi partilerinin meşruiyetini de tartışmak gerekiyor. Sürece saygısı olmayanın sonuca da saygısı yok.

CHP genel başkanının yapacağı çalışmaları görüyoruz ki CHP adayı yapmaya soyunmuş. CHP adayı birilerinin bedel ödeyeceğinden bahsediyor. Şu anda içi kaynayan yerin orası olduğu görülüyor. Genel başkanlarının yapacağı faaliyetler adayları tarafından yürütülüyor.

“BİR SİYASİ PARTİYE YAKIŞMAMAKTADIR”

Dillerinde sakıncalı bir şey var. Ne zaman bir tartışma olsa CHP geleneğidir rejim krizine çevirmeye çalışıyorlar. Demokrasi krizi diyorlar, ekonomik krize selam çakıyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse hiç yakışmıyor.

Hukukun cevaz verdiği bir süreç rejim krizi olarak gösterilmez.  Yine bir takım dışarıdan gelen seslere, esas duruşa geçerek Türkiye’nin rejimiyle ilgili, ekonomisiyle, dış politikasıyla ilgili kriz olacağını söylemek bir siyasi partiye yakışmamaktadır.

“İMZA ATTIĞI IRKÇI YANLIŞ DÜZELTİLMEMİŞTİR”

Halen CHP Genel Başkanı’ndan ve sözcülerinden makul bir cevap gelmemiştir. Bolu’da belediye başkanlarının imza attığı ırkçı yanlış düzeltilmemiştir. CHP sözcüsü, “Suriyelilere yemek vermiyor gibi bir tavır yok. Başka yerlerden yardım alanlara verilmeyecek” Mazlum olan insanları kapının önüne koymak, il sınırlarının dışına sürmek gibi bir tavır içine giriyorlar.  Doğrudan CHP Genel Başkanını müdahil olarak bu yazıyı geri çektirmesine ve o belediye başkanının uyarılmasına ve kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz.

ELLERİNDE BİLGİ BELGE VARSA YARGIYA BAŞVURSUNLAR

Hepimiz siyaset yapıyoruz. Hepimizin her konuşması, hukuk karşısında devlet adamlığı yönünden bir testtir. Siyasetçinin görevi puslu havayı dağıtmak aydınlık ifadeler kullanmaktır. Büyükçekmece’de söylediği gibi, ‘duydum, rüyama girdi’ bu böyle olmaz. Varsa ellerinde bilgi-belge, bunun yargıya intikal etmesi lazım. Bu şekilde siyasi sorumluluk olmaz. Ellerinde bilgi-belge varsa hemen yargıya başvursunlar.

Exit mobile version