AFRİN/ZEYTİNDALI HAREKATI TÜRK TARİH TEZİNE VE JEOPOLİTİĞE UYGUN

YIMG_C89154-F76BA1-F73E44-A549C0-FB6F35-6DE960-1

Sözlerimizin başında;, Türkiye’nin âli menfaatleri, bekası ve sınır güvenliği için başlattığı bu harekâtın başarıyla sonuçlanması en büyük temennimiz. Allah, Afrin’de kahramanca ve fedakârca mücadele eden şanlı ordumuzun yar ve yardımcısı olsun.

Şüphesiz, bölgenin tarihini ve bilhassa Türkiye ile olan yakın tarihi, coğrafi, sosyal ve demografik bağlarını ifade etmek, bu operasyonun maksadının daha iyi anlaşılabilmesi bakımından faydalı olacaktır.

Afrin, Halep’in yaklaşık 50 km kuzeybatısında yer alan ve adını Afrin nahiyesinden alan bölgenin adıdır. Halep’in kuzeyindeki Afrin bölgesi, tarihi süreçte muhtelif kazaların/ilçelerin ortak arazisi durumunda olmuştur. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Zaferi sonrası Osmanlı idaresine girdikten sonra önemli bir kısmı Kilis/Azez Kazası’na bağlı olan Afrin’in bir kısmı ise bölgedeki diğer kazalara bağlıydı.

Birinci Dünya Savaşı boyunca Osmanlı toprağı olan Afrin, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi itibariyle işgal edilmemiş Türk vatanının bir parçasıydı.  Buna rağmen Osmanlı topraklarında başlayan haksız işgaller sonucu Afrin de, 12 Mart 1919 yılında önce İngilizler ve ardından yine 1919 yılında Fransızlar tarafından işgal hukuksuz olarak işgal edilmiştir.

Bu işgalle birlikte asırlardır birlikte ve kardeş olarak yaşayan Afrin’in Türk, Kürt ve Arap halkı bu işgale karşı ortak Kuva-yı Milliye birlikleri kurmuşlardır. Nitekim dönemin belgelerine de yansıdığı üzere bilhassa Afrin’de o dönem için nüfusun çoğunluğunu oluşturan Türk ve Kürt aşiretlerinin ortak ordu birlikleri oluşturarak Fransızlara karşı direniş gösterdiği görülmektedir.

Bu bağlamda yerel birlikler, Türkiye’den dönemin Ankara Hükümeti’nden de yardım istemiştir. Bununu üzerine Adana Cephesi Kumandanlığı’na bağlı 2. Kolordu bünyesindeki bir müfreze birliği Afrin harekâtı için bölgeye gönderilmiştir.

1920-1921 yılları araladığında Türk Ordusu ve desteklediği yerel halk ve aşiretlerin oluşturduğu kuvvetler, gerek Afrin’i işgalden kurtarmak gerekse bilhassa bölgedeki demiryolu vasıtasıyla Fransızların, Anadolu’daki işgal kuvvetlerine cephane, lojistik ve asker gibi muhtelif destekler göndermesini engellemek için mücadele etmişlerdir.

Bilhassa, Fransız kuşatması altındaki Antep’in düşman işgalinden kurtarılmasında, Afrin’deki Kuva-yı Milliye birliklerinin verdikleri mücadele önemli olmuştur. Bu konuda yerel unsurlar, Ankara’dan cephane ve silah desteği de istemişlerdir. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa başkanlığındaki Ankara Hükümeti, Afrin’deki yerel unsurlara işgale karşı daha etkin mücadele edebilmesi için silah ve cephane desteği vermiştir.

Bir bakıma Milli Mücadele dönemindeki yerel halkın oluşturduğu Kuva-yı Milliye birlikleri, günümüzde Özgür Suriye Ordusu gibi bir yapı idi. Nitekim Türkiye’nin yerel unsur olan ÖSO ile 20 Ocak 2018 tarihinde başlattığı Zeytindalı Harekatı, Milli Mücadele döneminde Ankara Hükümeti’nin bölgedeki yerel unsurlarla birlikte, Anadolu’nun güvenliği ve bölge halkına destek için düzenlediği harekata benzemektedir.

Zeytindalı Harekatı’nın başlamasıyla birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyona dair yapmış olduğu basın açıklamasında yer alan “kardeş ve dost bölge halkını terör örgütlerinin zulümden kurtarmak için Zeytindalı Harekâtı başlatılmıştır” ifadesi, aslında Türk tarihi mirası ile jeopolitik ve coğrafi gerçekliğin de bir devamıdır.

Milli Mücadele döneminde gerek Türk Ordusu’nun gerekse yerel aşiret ve halktan oluşan Kuva-yı Milliye birliklerinin verdiği mücadelelere rağmen Afrin, Türkiye sınırları dışında kalmıştır. Zira o dönem için Batı Cephesi’nde de önemli bir savaş yürüten Türkiye, kontrolü altında tuttuğu birçok toprağı özellikle Adana, Gaziantep gibi illeri Türkiye sınırlarına katmak için bu bölgelerden vazgeçmek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda Türkiye ve Fransa arasında imzalanan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması ile Afrin hukuken Türkiye sınırlarından ayrılmıştır.

Afrin, Türkiye sınırları dışında kalsa da, buradaki Türkler ve Kürtler, özellikle Fransız işgaline karşı mücadeleye kendi imkanları ile devam etmişlerdir. Aynı zamanda Fransızların kontrolündeki Suriye yönetimi de, bu gruplara karşı baskı politikası gütmüştür.

Fransızların bu tarz uygulamaları karşısında Afrin’deki insanların, Türkiye’ye sığındığı, bu kişilerin Türkiye tarafından kabul edilerek belli bölgelere iskan edildiği ve hatta bazılarının Türk Vatandaşlığına alındıkları görülmektedir.

 

Enes DEMİR 03 Şub 2018

Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.

Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.

Exit mobile version