Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ABD’li heyetin Türkiye’deki temaslarının Türkiye’nin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusunda adil yargılama yaptığını göstermesi açısından önemli olduğunu belirterek, “Savcıların şahit olduğu konularla soruşturmanın da farklı gelişmelere gebe olacağını düşünüyorum.” dedi.
Gül, Ankara Hakimevi’nde medya temsilcileriyle bir araya geldi. ABD heyetinin FETÖ soruşturmaları kapsamında Türkiye’de yaptığı temaslara ilişkin soruyu yanıtlayan Gül, New York Bölge Savcılığı’nda açılan bir soruşturma çerçevesinde Türkiye’den bazı bilgiler istendiğini söyledi. Türkiye’nin FETÖ elebaşının iadesiyle ilgili taleplerini ABD’ye ilettiğini hatırlatan Gül, ABD yetkililerinin, bu konudaki dijital delilleri bizzat görme ya da bazı tanıklara bizzat ulaşma anlamında talepte bulunduğuna işaret etti. Adli yardımlaşma kapsamında Türkiye’nin ABD’li yetkililere yardımcı olduğunu anlatan Gül, “Bilgi sahibi olma isteklerini görünce ciddiye aldıklarını da gördük. ‘Böyle diyorsun ama ben de gözümle göreyim’ anlamında bu çok değerli.” dedi.
Gül, ABD’deki soruşturma için tüm bilgi ve belgeleri vermeye çalışacaklarını ifade ederek, “Orada biraz bireyler üzerinden, kara para ya da illegal yollar gibi vesair yollar boyutuyla gidiyor.” diye konuştu.
Türkiye’ye hem New York hem Washington’dan iki savcı geldiğini ifade eden Gül, “Hakim savcı huzurunda 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde nasıl ifade alınıyorsa o anlamda bir delil niteliği taşıyor. Kağıt üzerinde gönderdiğimiz delillerden öte gözleriyle görüp sorular sordular ilgililere. Bu, New York’taki savcının sanki huzurunda olmuş gibi. Delil niteliği çok önemli.” diye konuştu.
Gül, sunulan belgelerin, sorulan sorulara verilen cevapların, birebir şahit oldukları delillerin bu sürecin hukuk çerçevesinde olması gereken yere evrilebileceğini gösterdiğini söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunulmasıyla ilgili tüm bilgilerin de ABD’li yetkililere verildiğini kaydeden Gül, şunları kaydetti:
“Ben bu heyetin, savcıların şahit olduğu konularla soruşturmanın da bu anlamda farklı gelişmelere gebe olacağını düşünüyorum. Bu konu devlet, millet adına çok önemli. Burada sonuç almak istiyoruz. Söyleyeceğimiz bir şey orada farklı lobilerin süreci sabote etmesine neden olabilir. Bir yargı mensubunun gelmesi, toplantılar yapması çok değerli. Türkiye’nin bu konuda adil yargılama yaptığı, deliller üzerinden sonuca gidildiğini göstermesi açısından çok önemli bir süreçti ve ve buna ABD’li heyet tanık oldu. Türkiye’ye büyük bir saldırı oldu, bununla ilgili özgüven içinde “Gelin, hangi sorunuz varsa cevaplayalım” anlamında, psikolojik, hukuki müdellel olma anlamında önemli.”
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iade sürecinin bundan ayrı bir süreç olduğunu ifade eden Gül, “Ama ADB’nin kabul edeceği, yargı makamlarının varacağı kanaatler o süreci de olumlu etkileyecektir.”
İki yıl önce bugün İzmir Adliyesine yönelik menfur saldırıyı anımsatan Gül, olayda şehit olan polis memuru Fethi Sekin ile adliye mübaşiri Musa Can’ı, dün Iğdır’da şehit olanları da minnetle andı.
Adalet hizmetini sunan yargının önemli bir teşkilatının yapılan hizmetleri ve yapılacakları genel çerçevede konuşacaklarını belirten Gül, “Yargı ve medya ilişkileri anlamında her ikisine bakıldığında, toplumun bu konudaki hassasiyetlerini, toplumdaki bir arada olmanın getirdiği uyuşmazlıklar, uzlaşma tüm bunların vatandaşlara duyurulması anlamında çok önemli bir hizmet sürdürülüyor.” ifadesini kullandı.
Gül, yargının da tüm bu faaliyetini kamunun denetimine açık bir şekilde yaptığını vurgulayarak, bu yüzden duruşmaların aleni olduğunun altını çizdi.
Kural olarak soruşturmaların gizli olduğuna dikkati çeken Gül, “Kovuşturmalar, davalar bütün toplumun denetimine açıktır. İşte bu iletişim, aleniyetin sağlanmasında da medya organlarının çok büyük bir rolü var.” dedi.
Gül, 81 ilde basın merkezlerinin ileriki dönemde iletişim fakültesi mezunları ya da bu meslekten olanların da ayrıca bu iletişimi sağlamak üzere birtakım projelerin sürdürüldüğünü bildirerek, “Bu konuda da gazetecilerimizin doğru bilgiye, doğru zamanda hızlı ulaşmaları hususunda da önümüzdeki dönemde arkadaşlarımızın çalışmaları söz konusu.” diye konuştu.
Mahkeme kararlarının, toplumun eleştirisine açık olduğuna değinen Gül, şunları söyledi:
“Bu da gazete ve televizyonların, medya organlarının Türkiye kamuoyuna taşımasıyla ortaya çıkan bir durum. Bu nedenle de bizim temel beklentimiz ve herkesin beklentisi verilen kararların, toplumun vicdanını tatmin etmesi. Çünkü Türk milleti adına karar veren yargının en temel meşruiyeti, toplumun mahşeri vicdanındaki meşruiyetidir, desteğidir. Bu konudaki hakimlerin gerekçeleriyle konuştuğu ve toplumu, tarafları ikna ettiği bir süreçte elbette eksiklikleri inkar etmiyoruz.
Çok önemli işlerin yapıldığını ama daha yapılacak işlerin olduğunun da farkındayız. Bunu da hem yargı mensuplarımız hem adliye çalışanlarımız hep birlikte bunu sürdürmenin, gerçekleştirmenin çabası içerisinde olacağız.”
“Temel yaklaşımımız ‘güven veren adalet sistemini inşa etmek”
Bakan Gül, herkesin “adalet” beklentisinin bulunduğuna işaret ederek, “Hepimizin en üstün tutması gereken bu adalet ideali. Adalet idealini yaşatmak. Burada hepimizin en büyük temel amacı da bu konuda yargının kararlarını, toplumun mahşeri vicdanında yer bulacak şekilde hakkı ve adaleti tesis etmek. Bu konuda büyük bir çaba var.” değerlendirmesinde bulundu.
Temel yaklaşımın, Türkiye’de daha adil bir yargılamanın olacağı bir süreci, eksiklerin giderilerek tamamlamanın sürdürüleceğini ve bunu hedeflediklerini belirten Gül, şu ifadeleri kullandı:
“Temel yaklaşımımız da ‘güven veren adalet sistemini inşa etmek’. Önümüzdeki dönemde yargı reformu belgemizin de temel mottosu ‘güven veren adalet yaklaşımı’. Birtakım bakanlıkların, hizmet sektörü, müşteri memnuniyeti gibi bir konu değil. Yani ‘yargıya, adliyeye işi düşen şu kadar kişi var, memnun oldu, olmadı’ ayrı bir kriter.
Ama adliyeye işi düşmeyen bir vatandaş, ‘benim adliyeye işim düşerse, orada adil bir şekilde yargılanacağım, güveniyorum’ algısını oluşturmak temel paradigmamız. Bu konuda önemli gelişmeler var, sorunlarımız da var elbette. Bu konularda önümüzdeki dönemde en fazla önem verdiğimiz başlıklardan birisi. Çünkü 80 milyonun diyelim ki çok az bir kesimi adliyeye düşüyor ama kişi akşam yatağa yattığında ya da sabah kalktığında ‘ben hukukun öngörülebilir olduğu bir toplumda huzur ve güven içerisindeyim, yaşıyorum, yaşayacağım’ şeklindeki bir öz güven, yargıya güven temel yaklaşımımız.”
“Yargının aparat olarak kullanıldığı dönemlerde çok acı olaylara şahit olduk”
Bakan Gül, bu konuda çok önemli mesafelerin bulunduğuna vurgu yaparak, “Özellikle FETÖ yargısının bir gece kumpaslarla yaptığı tahribatlar, oluşturduğu deliller, gözaltılar, haksız tutuklamalar dönemlerinde, çok ciddi anlamda yargının aparat olarak kullanıldığı dönemlerde çok acı olaylara şahit olduk. Ama bunları da tahribatı ortadan kaldırıcı şekilde telafi etmek, yargıya güveni artırmak hepimizin görevi. Bu hususta da hep beraber elbette gerçekleştirmek zorundayız.” diye konuştu.
Adalet Bakanlığı olarak bu konuda yasal ve yapısal sorunlar üzerine yoğunlaştıklarını, teknik sorunları aşmaya çalıştıklarını söyleyen Gül, “Onun ötesinde yargı elbette bağımsız, tarafsız kendi işlevini sürdürüyor. Ben 2019’un yargıya güvenin tüm vatandaşlarımız, toplumun her kesimi nezdinde artarak, bu güvenin artmaya devam edeceği bir yıl olmasını diliyorum.” dedi.
“Yargı reformu sadece hukukçulara bırakılacak bir konu değil” diyen Gül, şunları kaydetti:
“Hepimizin yani o ki tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir reform ya da hukuk, adalet her kesimi ilgilendiriyor. Sadece yüzde 20’inin, 30’un, 50’inin ‘ben böyle bir reform size layık gördüm, yapıyorum’ değil; toplumun her kesimin muhatap olduğu bu konuyu hep birlikte oluşturmak bizim ortak sorumluluğumuz. Bu konuda inşallah 2019 daha ümit veren bir yıl olur diye düşünüyorum.
Yaklaşık 10 milyonun üzerinde, 11 milyona yakın bir dosyanın yargı mensuplarının önünden geçtiği bir yargılama sürecinden bahsediyoruz. Bu konuda hem iş yükünün azaldığı hem yargıya güvenin arttığı bir yıl olmasını diliyorum.”