24 Haziran sonrasında neler olabilir?.. Allah bilir, diyeceksiniz. Allah bilir ama kul da sezer demişler. İnsanlar akıl, fikir ve ferasetleriyle bazı şeyleri tahmin edebilirler. Peki, tahmininiz nedir derseniz, 24 Haziran seçim sonuçları ve ülkeyi bekleyen muhtemel tehlikeler hakkında değerlendirmelerimi kısaca şöyle özetleyebilirim:
İsterseniz sondan başlayalım…
1- Erdoğan Cumhurbaşkanlığını kazanır, AKP de Meclis’te çoğunluğu elde eder…
Bu durumda ne mi olur?.. Eğer Erdoğan ve AKP yetkilileri bu başarıyı halkın icraatlarını onayladığı, dolayısıyla aynı yolda yürünmesi gerektiği şeklinde yorumlar, TBMM de tek adamın emrine girerse kısa süre sonra Türkiye’nin; Kaddafi’nin Libya’sına, Saddam’ın Irak’ına ve Esad’ın Suriye’sine döneceğinden şüpheniz olmasın.
Sözlerimi biraz abartılı buluyorsanız AKP’nin kurucularından Abdüllatif Şener’in “Seçimi Tayyip Bey kazanırsa ülke ne olur sizce?” sorusuna verdiği şu cevapla birlikte düşünün söylediklerimi: “O durumda Türkiye düşünen insanlar için yaşanabilecek bir ülke olmaktan çıkar! Ne hukuk, ne adalet, ne devlet kalır. Temel hak ve özgürlükler biter. Demokrasiyi yıkarsanız, ekonomi de yıkılır. Kendisi de o ekonominin altında kalır, sürdüremez yani.”
2- Erdoğan Cumhurbaşkanlığını kazanır fakat Meclis’te çoğunluk “millet ittifakı”nın olur…
O zaman Erdoğan ne yapar? 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde AKP’nin oyları %40.9’a düşerek tek başlarına hükümet kurma imkânını kaybettiklerinde Sayın Erdoğan ne yaptıysa aynısını yine yapar. Yani ülkeyi tekrar seçime götürür. İkide bir sandığa gitmekten yorulan halk da ne halleri varsa görsünler deyip 1 Kasım 2015’te olduğu gibi AKP’yi -Cumhurbaşkanlığı ile birlikte- tekrar iktidara buyur eder. Böylece 1. maddede ifade ettiğimiz tehlikeler daha da hızlanır.
3- Cumhurbaşkanlığını “millet ittifakı” kazanır, lakin Meclis’te çoğunluk AKP’nin olur…
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen ucube yönetim anlayışının ülkeyi nasıl bir krize sürüklediğini asıl o zaman göreceğiz. Meclis, yürütmenin (Cumhurbaşkanının kurduğu hükümet) elini kolunu bağlayacak, yandaş medya linç kampanyası başlatacak ve sistem kilitlenecek, ekonomi çökecek, geçmişte zaman zaman yaşanan koalisyon krizlerini mumla arar hale geleceğiz. Ve tabii, ceremesini yine halk çekecek.
4- Hem Cumhurbaşkanlığını hem de Meclis’te çoğunluğu “millet ittifakı” kazanır…
Bana sorarsanız milletimiz için böyle bir tercih hayırlı olacaktır. Çünkü ülke çok gerildi, kutuplaşma hat safhada. Toplum patlamaya hazır bir barut fıçısı gibi… Mevcut şartların aynen devam etmesi halinde bu kutuplaşmalar daha da artacaktır. Bir balon düşünün, haddinden fazla şişirirseniz patlar. İnsanlar gergin, daha fazla gererseniz bazı şeyler kopabilir.
Diğer taraftan “cumhur ittifakı” kazanırsa ucube bir sistemle karşılaşacağımız da unutulmamalıdır. 150 yıllık demokrasi tecrübemiz bir anda çöpe atılacak. Ülke tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak talimatlarla yönetilecek… Neymiş, daha hızlı, daha seri karar alabilmek için bu şartmış. Oysa -şairin dediği gibi- hızlı gidenin eteği ayağına dolaşır:
“Erişir menzil-i maksuduna âheste giden//Tîz-reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır.”
Atalarımız boşuna dememiş “geç olsun, güç olmasın” diye…
Sözün özü; 24 Haziran seçimleri bizim için hayatî öneme sahip… Ya demokrasi kazanacak ya da diktatörlük. Unutmayalım ki dikta rejimleri hep hüsranla sonuçlanmıştır. Lütfen Suriye’yi, Irak’ı, Libya’yı gözünüzün önüne getirerek oyunuzu kullanın. Son pişmanlık fayda etmez. Bizden söylemesi…
***
ACZİMİN GİRYESİ:
Olmaz olsun!..
Terazinin olmadığı yerde pazar olmaz olsun,
Haksızlığı dile getirmeyen yazar olmaz olsun.
Hak ve adalet mücahitleri için kabir nedir?
Zalimin himmetiyle yapılan mezar olmaz olsun.
(Li-müellifihî)
Yazara ait yayınlanan son makaleleri buradan okuyabilirsiniz.