Son zamanlarda yani bir iki haftadır aklıma gelen şu düşünceyle ( dünyadan asırlardır milyarlarca insan geldi gitti, onların nice dertleri vardı, dertleri de kalmadı kendileri de. Hiçbir şey için yıpranmaya değmez. Sıfır için bu kadar mücadele çok ehmmiyetsiz) rahatlıyorum. Ya da kendimi mutlu etmenin yeni stilidir. Her neyse, okuyan ;sadece bende olan bir durum değil mutlak. Kaostan bahsediyorum. Umutla umutsuzluğun karmasında çıtçıt çedene oynuyoruz. Herkesin hayatında belli başlı olaylar olur elbet buna bir sözümüz yok lekin zırkötülerin, zalimlerin, kurnazların, sahtekar dalkavukların, müemadiyen yalakaların, samimiyetsiz riyakarların, yetim öksüz hakkı yiyenlerin, bir kuruşluk malı yüz katına satan kakalak pürelerinin vesaire vesaire listeyi dilediğimizce uzatabiliriz lekin dileyeceğimiz daha yararlı ve mantıklı işler varken kısadan kesip diyorumki neden onların başına bir şey gelmiyor. iyilerin başında onca dert dolanırken, onların çıt çıt çekirdek çitletip kötülük senaryoları kurmaları, hayata geçirmeleri, insana iyi olmanın çok matrak bir olgu olmadığını düşündürüyor. Son güler iyi güler felsefesi, ayağını çukuruna göre uzat, az eş çok eş huyunca eş düsturu, mazlumun ahı aheste çıkar gerçeği içimize soğuk sular serpse de onların sırıtırken dişlerinin arasından yetimlerin imdat çığlıklarını duyuyoruz ve erken zafer kahkahaları sinir bozar gibi oluyor. Böylesi tipitiplerin herşeyi maddeyle halledeceğini zannedip rahat uyku çektiklerini görünce onlar için için için üzülebilyoruz yine de. Neden üzülelim dersen çünkü vicdanı korselenmiş bir kişi sıkışık uyur, kaliteli uyuyamaz. Uyudukları uyku zehir olur gece apnesidir, kalp çıkıntısıdr, bağırsak bağırmasıdır derken o yımışak yatak yılan olur o zavallıcaklara. Evleri hücre evine döner bir anda. Ne kadar temizlerse temizlesin solun teröristi hissi sarar merhamet sızdırmayan yağlı duvar aralarından. Her yerden vicdan korselerinin kopçaları boğazlarına dar boğumlar hazırlar. iki yakasını kavuşturmaya çalışan kanlı elleri yeminle yalan konuşan dillerine şahitlik ederken bir dua göndermek lazımdır o zavallıcaklara. Nitekim kötülük yapanlar evlatlarının ilerde çevirmeye takılıp dombalak açacaklarını tahmin edemez. Bu devran böyle geldi böyle gider ninnisi bebelere bile iyi gelmez. Şiir siz ipsizlere gelsin.
Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızılar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış…
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplikki, incecik örer boşluğu.
Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş…
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, ağırdır yükü devin,
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Necip Fazıl Kısakürek
Ne güzel demiş yıllar önce O güzel insan… Tanıdığım iyi bir insan vardı şimdi yok , yani bedenen yok ruhen de epeyce vakit oldu görüşmeyeli. Derdi ki : Gün döner, devran döner, elbet bir gün hesap döner… Allah rahmet eylesin inşaallah.
Ama herkese,arkasından bu duayı almak nasip olmaz. Gerçi nasibi para olarak düşünenler için duanın da önemi yok zannımca.
Hani herkesin bir fiyatı vardır biliriz, satan satana alan alana. Satanistler her yerde. Satmak ki inceden ve hissettirmeden, sonra sormaktır acıdı mı canım diyerekten. Biliyorum parayı canından çok sevenlerin vicdanlarında da kalplerinde de korse var var da o korseyi çıkardıklarında etraflarının bok böceğiyle kaplandığını gördüklerinde çok geç olacak, ama yazık olmayacak. Adaletin en yüce Hakim’i Adl ve Hakim isminin sahibi Yüce Hak’ın önünde kullar eşittir. Yüce Hak’kın bile karışmadığı o hakkın kullar arası hak olduğunu unutanlar derneğinden biri daha beklesin o günü heyecanla ve hiçbir şey yapmadan. Kötülüğe yeteri olmayan yetersiz bakiyeciler baki cehennem yurdunuz ola bilir, kim bilir, eden bilir, eden bulur dünyada yahut ukbada.
Saç diplerine kadar kötülüğe bulanan aç gözlü varlıkımsı yaratıkların ortak bir özelliği daha vardır. Daha çok kötülük yapabilmek adına arada bolca kötülük yapar ve daha fazla kötülük yapabilmek için kusarlar. Nasipten ötesi yok iyi olmak ta kötü olmak ta nasip işidir.
Adliye koridorlarında dönen hikayeleri bir duysanız insanlığa olan inancınız hiçbir zaman düzelmez. Ama en çok duyulan sesler çatal, kaşık ve bıçak sesidir. Çünkü hakkın yendiği en haksız yerdir adliye sarayları. Adalet dağıtmak için saraylara değil vicdanlara ihtiyaç vardır.
Konular konulara gebe. Anlatacak çok şey var fakat anlatmak istediğimi anlattım. Anlamayanda umrumda değil.