Cenk Sabah Tuzcu kitabında, çocukluğunun geçtiği yere, Arnavutköy’e duyduğu özlemi, ülkesini ve dünyayı algılama biçimini sade ancak çarpıcı bir dille anlatırken, yaşama dair bir çok konuda yerelden evrensele uzanan bir anlayış ve lezzetle okuyucuya sesleniyor.
Kitabında Türkiye’deki doğa ve kültür varlıklarının yeterince korunmamasından sık sık yakınan Tuzcu, hemen her bölümde sanatın, edebiyatın, kültürün ve felsefenin önemine vurgu yaparak, özelde çok ektileyici örnekler verip, okuyucuyu evrensel eserler yaratan isimlere yönlendiriyor, onlarla ilgili kısa ama öz bilgi aktarıyor.
Tüm bu ciddi konuları anlatırken mizah duygusunu her satırda hissettirme başarısını da gösteren Cenk Sabah Tuzcu, Batı ve Anadolu kültürü arasındaki farkları sıralarken, her iki tarafın birbirlerne üstünlüğü olan taraflarını da, zayıf taraflarını da dürüst bir şekilde anlatarak, bir yazar olarak uyarı ve tespit görevlerini başarıyla, objektif şekilde yerine getiriyor.
Kendi anılarını yazarken, her insanın yüreğine dokunacak bir kitap kaleme alan Cenk Sabah Tuzcu ile onun yaşamı boyunca gittiği her yere, dokunaklı yolculuklar yapmak isteyen her insanın mutlaka okuması geken bir eser İzle-yorum 1.
İZLE-YORUM 2’DE MUTLULUĞUN SIRRINI VERİYOR
Datça’ya yerleşen emekli bankacı Cenk Sabah Tuzcu’nun kaleme aldığı İzle-yorum 1’in kısa sürede 3. baskıya ulaşması ve okuyucu tarafından beğenilmesinin ardından yazdığı İzle-yorum 2 de Cinius Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturuldu.
İzle-yorum 2’de yine Arnavutköy’de geçen mutlu çocukluğundan, Arnavutköy’deki doğal varlıkların zaman içinde nasıl yok olduğundan bahseden Cenk Sabah Tuzcu, öğrenim hayatı, bankacılığa başlaması ve yeryüzünün bir çok noktasında mesleğini yaparken yaşadıklarını son derece çarpıcı bir üslupla anlatıyor.
İnsanı sıkmayan tarzı, sanata, edebiyata, felsefeye ve bilime dair verdiği örnekler, hemen her bölümde yaptığı objektif tanımlama ve tespitler, okuyucuya gitmediği yerlere gitme, bilmediği coğrafyaları öğrenme fırsatı sunuyor.
İzle-yorum 2’yi okurken Dublin’de bir puba gidip, Dublinlilerle sohbet etmek, Bahreyn’de bir kebapçıda en güzel lezzetleri tatmak, Almanya’da trene binmek, Hollanda’da çiçeklerin içinde kaybolmak ama ille de Arnavutköy’ün geçmişinde yaşamak isteyeceksiniz.
Satırlarının arasına mizahı mutlaka ekleyen Cenk Sabah Tuzcu,
milli sporlarımızdan olan plajda deve güreşinin olimpik spor dalları arasına alınmasını talep ediyor ve İzle-yorum 2’de mutluluk ve sağlığın sırrını da veriyor.
Huzur, diyor Cenk Sabah Tuzcu, huzuru bulan mutluluğa da, sağlığa da kolayca ulaşır diyerek, adeta Lokman Hekim’in Misis Köprüsü’nde düşürdüğü ölümsüzlük formülünü bulmuşçasına müjde veriyor.
Cenk Sabah Tuzcu, her insanın en azından kendi geçmişini yazarak, gelecekte yaşayacak nesline belge niteliğinde bir şeyler bırakması gerektiğini söyleyerek, insanların daha çok okuması ve mutlaka yazması gerektiğini altını çiziyor, toplumu bu kounda teşvik ediyor.
Bu arada emeklilikten sonra biraz da olsa Ege ya da Akdeniz’e yerleşme gibi bir düşünceniz varsa, Tuzcu’nun kitabını okuduktan sonra bu istek iyice büyüyecek, içinizdeki ateş harlanacak.
Kaynak : Aydınlık
İlgili Yerelden evrensele uzanan lezzetli bir deneme haberiyle ilgili sizde görüşlerinizi yazarak gündeme dahil olabilirsiniz.