Evliyagil Dolapdere’nin “Karmaşık Sorular, Büyüleyici Yanıtlar” adlı açılış sergisi, Aikaterini Gegisian, Aret Gıcır, Bengisu Bayrak, Ferhat Özgür, Fulya Çetin, Hakan Kırdar, Hera Büyüktaşçıyan, İlhan Sayın, Jakob Gautel, Murat Balcı, Ömer Faruk Şimşek, Reysi Kamhi ve Temür Köran’ın üretimlerini bir araya getiriyor. Sergi ve yeni açılan bu mekan üzerine serginin küratörü Beral Madra ile konuştuk.
KOLEKSiYONERLERiN SANATA DESTEĞI
■ Evliyagil Dolapedere, nasıl bir sanat alanı olacak?
Öncelikle teşekkür ederim ilginiz için. Sarp Evliyagil, ülkemizin çok değerli koleksiyoncularından biri ve Ankara’da önemli bir müze kurdu. Bu müze gerçekten Ankara’daki sanatla ilgili kitleye çok güzel yanıtlar veriyor. Orada koleksiyonu sergileniyor, kültürel etkinlikler gerçekleşiyor. Bir gün İstanbul ile bir ilişki kurulması gerektiğini düşünüyor. Kendisinin de desteklediği ve koleksiyonuna kattığı birçok sanatçının İstanbul’da da sanat mekanına ihtiyacı olduğu düşüncesi onu buraya açmaya yönlendiriyor.
■ Yapıdan ve hedeflerden bahseder misiniz?
Burası kâr amacı gütmeyen bir galeri. Sanatçıların satış kaygısının ötesinde, rahatça çalışabilmesi için, böyle mekanlara ihtiyaç var. Sanatçılar isterse satışlarını yapabilirler ya da başka galerilerle çalışıyorsa, o galeriler gelip satışlarını yapabilir. Bu çok önemli bir hizmet. Küratörlerimiz var. Onlara da olanak vermiş olacağız. Şu anda özel sektörde, koleksiyonerlerin ve yatırımcıların katkısıyla işleri yürütebiliyoruz. Belki diğer koleksiyoncular da yavaş yavaş kendi müzelerini açarlar.
BENHABİB’İN YANITI
■ Bu sergi ile hangi sorulara yanıtlar aranıyor?
Biliyorsunuz her sergiye bir başlık koyuyoruz. Bu da izleyicilerin ve kitlenin ilgisini çekmek istediğimiz başlıklar oluyor. “Karmaşık Sorular, Büyüleyici Yanıtlar” günümüzde içinde yaşadığımız sosyo-kültürel, siyasal olaylara uyan bir başlık gibi. Bu başlığı aslında ben bulmadım. Değerli Psikanaliz Seyla Benhabib’in bir söyleşisinde, soru soruyor söyleşiyi yapan kişi, onun da ilk yanıtı bu oluyor. Karmaşık sorulara, büyüleyici yanıtlar verilir, diyor ve makro kültür dediğimiz kültür, ancak mikro anlatıların birikmesinden oluşur, diyor. Mikro anlatılar var burada. Bunların birikmesi Türkiye’de şu anda nasıl bir resim veya kavramsal sanat, enstalasyon üretimlerinin olduğuna bir cevap niteliğinde.
■ Sergide yer alan yapıtların konuya yaklaşımından bahseder misiniz?
Göç meselesi mesela son derece gündemde bir mesele. Mülteciliğin yarattığı trajediler, yersizlik, yurtsuzluk meseleleri ele alınıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde bugün kadın kimliği çok konuşulan bir konu. Cumhuriyet kadını meselesini ele alan bir iş var. Kendi kültürüyle ilgili bellek sorgulaması yapan bir iş var. Bu şekilde insanların yaşadıkları dönem ve belleğe ait birçok konu bu resimlerle gündeme geliyor.
■ Sergide hakikat kavramına hikayeci bir yaklaşım ile değiniliyor. Sergi nasıl bir görsel kavram kaynağına sahip?
Hakikat sonrası diye bir terim yerleşti bizim kültürel, entellektüel ve eleştirel dediğimiz ortama. Nedir bu? Siyasal iktidarların, ekonomik iktidarların hakikatlerin müdahalesi ile onların kendi çıkarları doğrultusunda yeniden biçimlendirmeleri. Benim iddiam şu; bunları çözümlemek için sanatçılar kitlelere şifreler veriyor. Bu şifreler gördüğünüz, buradaki resimler. Burada her çeşit makro ve mikro hayatlara ait bir takım sorunların görsel malzeme yoluyla yeniden biçimlendirip, çok çarpıcı bir şekilde insanlara sunulması.