Umut Çetinbaş
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Osmanlı İmparatorluğu’nun XVIII. Yüzyıldaki İç ve Dış Mücadeleleri

Osmanlı İmparatorluğu’nun XVIII. Yüzyıldaki İç ve Dış Mücadeleleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

II. Mustafa, Zenta’da aldığı mağlubiyetin ardından zamanını Edirne’de geçirmeye başlamış ve devletin idaresini, şehzâdeliğinden beri yanında bulunan ve köklü bir ulemâ ailesine mensup olan Köprülü Amcazade Hacı Hüseyin Paşa’ya bırakmıştır. Köprülü ailesinden Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın vefatından sonra yerine gelen halefleri, onun nüfuzunu kırmak için çeşitli çabalar sarf etmişlerdir. Bu çabalar ve İstanbul halkının genel olarak yönetimden hoşnut olmaması gibi sebeplerle ortaya çıkan ve Edirne Vakası olarak adlandırılan isyan sonucunda 1703’te tahta II. Mustafa’nın kardeşi III. Ahmet geçmiştir. Onun dönemindeki en önemli olaylardan biri, Rus Çarı Petro’nun İsveç Kralı Demirbaş Karl ile giriştiği savaşta, rakibini Osmanlı topraklarına sığınmak zorunda bıraktığı Prut Savaşı’dır. Savaş yapılmadan kazanılan başarı, Rusları Karlofça’dan sonra imzalanan antlaşmayla elde ettikleri Azak’tan çekilmek mecburiyetinde bıraktı. Bu savaş öncesinde Boğdan’a yönetici olarak atanan Dimitri Kandemiroğlu, bir Osmanlı tarihi kaleme almıştır. Mücadeleler sırasındaki hıyaneti dolayısıyla Eflak ve Boğdan’a voyvodalık mensup kişiler merkezden atanmaya başlamıştır.

XVIII. yüzyılın başlarından itibaren Ruslar, Osmanlılar ve Safevîler arasında Kafkasya üzerinde başlayan mücadelelerde, Osmanlılar İran’daki iç karışıklıklardan yararlanmak isteyen Rusya tehdidini bertaraf etmek için Kafkasya ve Azerbaycan’ı ele geçirirken, Rusya da Bakü’ye girmiştir. Osmanlılar bundan sonra Urumiyye ve uzun yıllar Safevîlere başkentlik yapan Tebriz’i almışlardır. Bundan sonra Bağdat’tan harekete geçen Osmanlı ordusu, Hamedan ve Luristan’ın başkenti durumundaki Hürremabad’ı da fethetmiştir. Yeni hedef, özellikle Selçuklular devrinde altın çağını yaşayan İsfahan’dı. Bu sırada İran’da hâkim olan Kerim Han, Osmanlıların toprak kazanımlarını kabul eden bir antlaşma imzalamıştır. Ancak Şah Tahmasb, önce Fetih Ali Han, daha sonra da Afşarların lideri Nadirşah’ın yardımıyla duruma yeniden hâkim olmuştur. Destek ve başarılarından dolayı vezirliğe gelen Nadirşah, Osmanlıları İran topraklarından atmayı başardığı gibi Safevîler yerine Afşar Hanedanı’nı kurmuştur. İran’ın yeni lideri, Şiiler için oldukça önemli bir bölge olan Gence’yi ilk hedef olarak belirlemiştir. Ancak burada başarılı olamayan Şah, 1735 yılında Arpaçay’da Osmanlı başkumandanlarının şehit düştüğü önemli bir zafer kazanmıştır. Bu zaferle Kafkasya’daki önemli şehirler, yeniden Nadir Han’ın eline geçmiştir. Yeni İran şahı seçiminden sonra İran’ın resmî mezhebi Caferilik olmuştur. Bu mezhebin ehl-i sünnet mezhepleri arasında sayılmasıyla ilgili talep, İslam Birliği’nin tesisi için İran Şahı tarafından ısrarla Osmanlılara iletilmişse de, Osmanlıların bunu kabul etmeme sebeplerine dair detaylı bir çalışma yapılmamıştır.

Kırım Hanlığı’nın Rusya üzerine yaptığı seferlerin yanı sıra Lehistan krallık seçimi de Osmanlılar ve Rusya arasındaki anlaşmazlık noktalarından biri teşkil etmiştir. III. Augustus’u kral seçtirmek isteyen Rusya, XVIII. yüzyıl boyunca Avusturya ile siyasi ve bazen de askerî ortaklıklar kurmaya başlamıştır. Osmanlılar ise Fransa’nın adayını desteklemiştir. Bu durum nedeniyle Fransa ile Avusturya arasında çıkan savaşta Fransızlar Moldova ve Lambordiya’yı ele geçirmiştir. Habsburglar, Ruslarla beraber 1736-39 yılları arasında doğu seferleriyle meşgul olan Osmanlıları sıkıştırmak istemişlerse de Osmanlı Devleti, üç cepheli savaşlardan kârlı ayrılmıştır. Yeğen Mehmet Paşa, Avusturya ordusunu 1739’da mağlup ederek Belgrad’ı yeniden serhad şehri haline getirmiştir. Yapılan antlaşmanın 27 yıl geçerli olacağına dair madde oldukça önemlidir. Bu sürenin bitmesinin ardından Osmanlı Devleti için felaketlerin başlangıcı özellikle Rusya üzerinden gelecektir.

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan on sene geçmeden, II. Katerina Kırım’ın ilhak edildiğini duyurmuştur. Rus General Potemkin’in, Kırım ve Kafkasya’daki faaliyetleri Babıali beylerini Osmanlılarla iyice yakınlaştırmıştır. Rusların Babadağı’nı işgal ettikleri dönemlerde yurtsuz kalan Kafkas, önemli bir problem olmuştur. Başta Çeçenler olmak üzere bölgedeki Müslümanları Rus tehlikesine karşı birleştiren Silahdar Mehmet Paşa, Katerina tarafından gönderilen Rus ordularını üst üste mağlup etmiştir. Osmanlıların İmam Mansur’a verdiği desteğin çok daha fazlasını Katerina, 2. Iraklı’ya vermiş ve yapılan antlaşmayla Tiflis’e de hâkim olmuştur. Katerina döneminde geliştirilen Grek Projesi’ni hayata geçirebilmek için 1. Franz Joseph ve oğlu 1. Pavel tarafından yönetilen Avusturya ile son kez ittifak kurmuştur. Osmanlılar, iki devletin planlarından haberdar olup, Kırım’ın ilhakına karşı da Ruslara karşı bir rövanş isteği olduğunu düşünerek, Sadrazam Koca Yusuf Paşa, Rusya’ya savaş ilan edilmesine ön ayak olmuştur. Vezir Ali Paşa ve Hasan Paşa, Kırım üzerine gönderilirken, sadrazam bizzat Avusturya üzerine yürümüştür. XVIII. yüzyılın nihayetinde iki ezeli düşmanla biri Osmanlılar lehine, diğeri ise aleyhine olan iki antlaşma yapılmıştır. Avusturya cephesindeki başarılar sonunda Ziştovi, Ruslara karşı alınan yenilgiler sonunda ise Ruslarla Yaş antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaların yapılmasında Milliyetçilik akımının da çok büyük etkisi olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’nun XVIII. Yüzyıldaki İç ve Dış Mücadeleleri
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!