Engelli öğretmenler, hayatın zor koşullarıyla birlikte mesleklerine olan bağlılıkları ve sosyal devlet anlayışı gereği gözetileceklerine, geride bırakılmayacaklarına olan inançla eğitim basamaklarını sağlıklı insanları bile gölgeleyecek bir başarıyla tamamlıyor.
Toplumun engelli bireylere bakışı içerisinde, meslek sahibi olmaları, sahip oldukları bilgi ve bu bilgiye ulaşırken yaşadıkları zorluklar bile o bakış açısını değiştirmeye yetmiyor. İnsan düşüncesinin değişmesi, yaşadığımız çağda bireyin kendini yeniden yaratması kadar zor bir süreç olduğunu gösteriyor. Özel sektör engelli öğretmeni tanımıyor; yalnızca ona yönelik ön yargılarını biliyor.
Bu nedenle engelli öğretmenlerin çok azı, iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az bir sayıyla istihdam ediliyor.
Engelli öğretmenlerin mesleğini icra edebileceği, eşit şartlarda ve geride bırakılmadan var olabileceği tek yerin kamu olduğu, yukarıdaki durumla tek bir örnek üzerinden net bir şekilde anlaşılabiliyor; başka örneklere gerek bırakmıyor.
2024 yılında yapılan Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda yalnızca 1381 engelli öğretmenin atanacağı açıklandı. Bu sayı, engelli öğretmenlerin yetkililere ulaşmak için verdikleri sayısız mücadele sonucu elde edilmiş olsa da, dağılım şekliyle birçok öğretmeni yine açıkta bıraktı. Tüm bunlar düşünüldüğünde, engelli öğretmenleri yalnızca sayılarla ifade etmenin bir destek sağlamadığı, onları gözetmediği; sayılarla hesap tutulmadan, zaman kaybedilmeden, bir kişi bile geride bırakılmadan kadroya yerleştirilmeleri gerektiği ortaya çıkıyor. Bu, sosyal devlet anlayışının hayata geçirilmesinde önemli bir adım olacaktır.
Engelli öğretmenlerin toplu atama mücadelesi son ana kadar devam etmekle birlikte, tek istekleri Cumhurbaşkanımızın seslerini duyması, çabalarını görmesi ve kendisine yazılan mektupta dile getirilenleri dikkate alarak, bir toplu atama ilanıyla engelli öğretmenlerin mesleklerine kavuşmalarını sağlamasıdır. Engelli öğretmenler, değerlerinin bilineceği, emeğinin karşılık bulacağı günü sabırsızlıkla beklemektedir.