Toplum nedir? Herhalde burnunu olur olmadık her yere sokup dünyanın ve tüm insanların sana bağlı ve ait olması fikri değildir. Bu daha çok toplumsal baskıya tepkiydi. Yozlaşan insanlar şu yaptıklarımıza bir bakın ya da her zaman yaptığınız gibi yüzünüzü başka bir yöne çevirin. Değerler hangi değerler; sizin kendinize olan şahsi değerler mi yoksa bireylerin oluşturduğu en küçük ve de grup halinde tek bir mekanı paylaşan, yaşan, birlikte topyekûn yaşam alanları oluşturan aile ile insanların her bir ferdinin toplanmasına verilen genel addan mı bahsediyoruz. Çok karmaşık geldiyse yazdıklarım inan daha yeni başlıyorum. Toplumdaki yozlaşmaya dilin, örf adet, inanç, değerler birlikteliği, bunlardan daha da fazlasının yok olması olduğu gibi yok olmasının mümkün olması gibi daha geniş bir yelpazede düşünülebilinir. Fakat bunları bu şekilde sınıflamak doğru da değil; aslında olan bitene daha farklı yönlerden de bakmak lazım. Toplum insanların (Homo sapiens) birlikte yaşadıkları genel addır. En azından benim gözümde öyle yaygın tanımlardan kaçınmamın bir nedeni var; hepsi birbirinin aynı tanımlar.. Sanki bilim insanlarımız hiçbir şey yapmıyormuş gibi bir algı ortaya çıkıyor.
Asıl burada toplumsal yozlaşmayı konuşuyorsak; o zaman ekonomi, politik, dinsel ve diğer etmenleri de konuşmamız lazım. Bunlara geniş yer vereceğim. Ekonomi neden mi? Çünkü maddiyatçılık çıkarcılığı doğurur, insanlar hayatta kalabilmek için toplumda bizim var saydığımız bazı statü ve görevlere ya da statülere sahip olduğunda sanılıyor ki bu statü ve kazançları onlara sonsuz huzur, mutluluk, refah vb. gibi insanoğlunun bencilliğini tatmin edecek o harikulade yaşamı verecek. Ama kötü haberi vereyim asla bu mümkün olmuyor da olmayacakta… Topluma zarar veren politik tutum da en az para hırsı kadar tehlikelidir. Bunların yanı sıra farklı inanışlar toplum arasında ve de toplumlar arasında büyük uzlaşmazlıklara, yozlaştırmalara, vandallığa ve manipülasyona sebep olarak insanlığı yıkıma, şiddet olaylarına, yalanlara, kurgusal mitlere götürmüştür. Toplumda yaygınlaşan yanlış yönlendirilen bireyler modern toplum da önceden gelen ataerkil ve anaerkil diye ayrı gruplara bölen toplumsal yozlaşmaya bu anlayışın, insan olabilmekle; insan olmak arasında çok ciddi farklılık yaratmış, hala daha bu fark, fark edilmemiştir edilememiştir. Bakın benim kendi eserimde de bu düşünceyi savundum.
Hiç düşünmeyen insanlar olduk; bize zarar vereni terk etmekten ziyade bundan hastalıklı bir şekilde zevk alan bireyler olduk. Yani şimdi yalan yok. Suçlu olan biriyle, kötü olan bir insanla toplum bunu istiyor diye değil de; bu tamamen senin kötü seçimin olmasın. Çevremde bunu sıkça görüyorum. Doğru yöneticileri başa getirmektense on un sözde yapacaklarına kanarak ya da öyle gözüküp bir şans verelim bakalım ne yapacak bir görelim fikrinin tüm kişiler tarafında makul görünmesi size de tuhaf gelmiyor mu? Yani, toplum diyorsunuz; topluca yaşıyorsunuz da ne toplum olabildiniz, ne de topluca yaşayabilmeyi öğrendiniz. Kusura bakmayın bana kızabilirsiniz ama haklı ve doğruyu söylediğimi biliyorsunuz. İnsanları birbirine kırdırmak, olmayan bir varlığa inandırmak, kendini üstün bir varlık gibi göstermek çok eski zamanlarda mümkündü ama şimdilerde gelişen teknoloji ve tüm tekniklerle sizce bu mümkün mü? Maalesef mümkün oluyor her zaman, her dönem, her yeni dediğimiz anlarda; ne yazık ki değişmeyen insan bunu bu zamanlarda bile mümkün kılıyor. Sanki hiç bitmeyen bir kabus gibi yemin ederim. Toplumsal yozlaşma mı? Biz tarıma geçtiğimiz anda zaten yozlaşmaya başlamıştık. Şimdi yok olmanın arifesinde son çırpınışlarımızı yaşıyoruz. Ama halen geç değil, sadece artık savaş araçları yapmayın, savaşmayın, birbirinize zarar vermeyin, bağırmayın, kırılmayın kırmayın, lütfen hatırlayın insan olduğunuzu ve doğanın sizi yarattığını aynı zaman da dünya bizim yuvamız. Şimdilik bu kadar devamı var. Umutsuzluğa kapılmayın ben halen dünyadayım. YAZAR SUAT KUŞ…