Türkiye Aktüel ve beni takip eden siz okurlarım ilk önce sizlere kendimle ilgili bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Şuan vitamin eksikliği, kan değerlerimin yüksek çıkması, ayaklarımda uzun zamandır devam eden ödem gibi birkaç rahatsızlığım daha var; onlar bazen bu şekilde beni zor durumlara sokabiliyor fakat endişe etmeyin korkulacak kadar ya da ölümcül bir rahatsızlık söz konusu değil. Herkese söylediğimi sizlere de söyleyeyim. Ben diğer dışarıda gördüğünüz insanlardan değilim. Benim gerçekten çok özel yeteneklerim var. Diğer sanatçılar gibi de değilim çünkü kimse sanatçı gözüyle görmediği gibi beni bir sanatçı olarak da kabul eden yok. Diğer yazarlardan da değilim şan, şöhret olup da kafayı paraya takmış; gözü de başka bir şey görmeyen, yazdıklarından hiçbir şey anlaşılmayan onu bırakın yaptığının daha ne kadar önemli olduğunu kavramayan yazarlardan da değilim. Mesleğimi, oyunculuğumu, müzisyenliğimi ve her şeyden öte insanlığımdan zerre kadar ödün vermedim. Ben herkese karşı samimiyim. Burada yazmama fırsat veren, sizlere ulaşabilmek, sizlerin duygularınıza tercüman olabilmek, sizleri yeri geldiğinde tebessüm ettire bilmek, yeri geldiğinde hüzün, sevinç, heyecan gibi birçok duygularda sizlerin hep yanınızda olmaya çalıştık. Ben ve diğer kalemdaşlarım umarım bana katılıyorlardır. Her neyse! Şimdi işimi yapma zamanı biraz bilgi vereyim size konumuz başlıkta olduğu gibi mesleki ve politik yozlaşma. İnsan hep aç gözlü ve kendini düşünen narsist bir canlı olmuştur (Homo Sapiens)… Bilim bizim bu durumuzu araştıra dursun; kendimize bazı meslek ve statü isimleri koymuşuz. Sonra en başta yazmadım ama işçi lazım, bir işi yapacak kişiler lazım daha bir çok iş alanları açarak iş ve işçi sınıfı oluşturmak gayesinde olmasak bile biz bunu ne yazık ki yaptık. Sonra diğer konuya politik ya da siyasi yozlaşma Arapça kelimeden yine türemiş bir kelime olan (Seyis) ve buna da farklı bir anlam katarak (Atkarma) ya da (Atkarmak) sözcüklerinden siyaseti üretmişiz eski yunan dilinde de “Polis” sözcüğünün bir uzantısı. Bu sözcükler daha sonra çeşitli düşünür, felsefeci, sosyolog, akademisyen ve bilim insanının elinden geçerek günümüzde ki halini alacak. Bence almasaymış iyiymiş ama üzgüm ben o dönemlerde yoktum. Olsaydım ne kadar gereksiz olduğunu kesin söyledim. Neyse! Size yukarıda bazı rahatsızlıklar yazdım. Aslında bunlar çalışırken ben çıkan rahatsızlıklar. Bakın bu mesele biraz esprili dile alıyor um ama gerçekten çok ciddi sorunlara yol açan konular. Aslına bakarsanız hepsi çok ciddi konular; bu konuda çok ciddi adımlar atılması gerekiyor. Bir insana bir iş yerinde durumuna uygun pozisyonda iş yapma imkanı veriliyor; bir süre sonra adam ya da kadın terör estiriyor… Biri gelip sizi koruma altına almaya çalışırken, bir diğeri işin olma yan işler buyuruyor. Sonra iş gücü azalıyor ve mali sorunlar ortaya çıkarak iş yeri zarara uğruyor. Ben engelli personel olarak çalıştım. Kendi işimiz de vardı. Fakat aile baskısı beni bir inşaat şirketine götürdü. Orada yol yapımında kullanılan malzemeler işlenip gerekli yerlere kamyonlarla aktarılıyordu. Sadece üç ay kaldım. Oradan bir kil fabrika sına girdim orada da bir sene dört-beş ay kaldım. Bunları size yazıyorum. Çünkü buralarda normal şartlarda beni söyledikleri şekilde çalıştırsalardı beni üzecek ya da beni bu kadar hasta edecek herhangi bir durum hiç yoktu. İşte mesleki yozlaşma size her işi yaptırırlar ama adam kayırır ona az iş verirken sana çok fazla iş verir; acele edil memesi işlerde acele ettirmek. hasta izni vermemek, servis kullanımında dışlamak ve bunun gibi daha bir çok iş ve meslek etiğine uymayan davranışlar. Mobbing zaten başlı başına bir suç… Daha inanın o kadar çok yazılacak var ki bu konuda. Hem de çok fazla; yani her iş yerinde çalışan kişi inceden inceden benim daha önce yaşadıklarımı halen daha yaşayanlar vardır. Gelelim politik yozlaşmaya!.. Politika ya da siyaset kirli, pis, oyun kurallarının çoğunluğunun çıkar çatışmalarının, lobicilik, rüşvet, adam kayırma, yetersizlik duygularının bol yaşandığı, narsis ve ben merkezci olunan kişilerin kendini soyutladığı yalanların birbiri ardına söylendiği bir alan olmuştur ne yazık ki!
Burada siyaset yapmıyorum. Ya da, siyasi bir konuşma yapmıyorum; burada siyasi bir yazı değil kültürel olarak siyasi bilimin ve politik bilimin insanlar tarafından nasıl kendi çıkarlarında yozlaştırdıklarını yazıyorum. Bu bela nasılda bizleri böylesine korktuğumuz ve bağımlı hale getirip sonra körü körüne tutarlı hale getirdi. konuşsak’ ta olmuyor, konuşmasak’ ta olmuyor; insanlar korkuyor, aydın dediğimiz insanlar sessizce fısıldıyor. Politik yozlaşma insanların asla yapmaması gereken ve bazen de aşırı hırslarının bir neticesi olarak yanlış, tehlikeli, geri dönüşü olmayan kararlar almaya sizi mecbur kılıyor. Yanlış uyarlanan politikalar insanların hayatlarını toplumun diğer tüm organlarının sekteye uğramasına neden oluyor. Siyaset aynı zamanda kültürel olduğu için bu tür yozlaşma hem içerde hem de dışarıda büyük yıkıcı bir etki mutlak suretle bırakır; kesinlikle de bırakacaktır.
Sevgili okuyucularım emin olun ki çok rahatsız olmaz ya da daha büyük bir durum (Ölüm) olmazsa burada sabit kültür ve sanat alanlarında yazı yazmaya devam edeceğim. Ne yaptığımı, neleri değiştirdiğimi, sizleri nasıl etkilediğimi, gözlem yaparak ve izleyerek her şeyi fark ediyorum inanın bana! İnsan; bir elinde kalbi bir elinde beyni ile yürüyemeyen bir canlıdır. Kültürü çıkarmış ama ona gereken ilgiyi vermemiş. Bir çok kavramı ortaya koysak, bir çok düşünce ve fikri, tezi, senaryoları ortaya koysak ya da atsak yine de hiçbiri bizi saçlamaktan alıkoyamaz. Aynı mesleki ve politik yozlaşma da oldukları gibi; çoğul kullandım çünkü icat eden biziz fakat buna uymayı ret ederek yine bu ret ettiklerimizden dolayı suçlanan yine biz oluyoruz. Anlayabildiniz mi? Bu yazdıklarım sadece biraz genelleme ama daha açacağız bu konuları ama kurallara uygun bir şekilde. Umarım kısada olsa sizlere yine iyi bilgiler verebilmişimdir.
YAZAR SUAT KUŞ