Bazen düşünmeden yapamıyorum ben; benim dedelerim acaba nereden, nasıl geldiler. Siz de düşünüyorsunuzdur. Bir çok yere dağıldık değil mi? Kimilerimiz adalara, kimilerimiz farklı kıtalara, kimimiz ise olduğu yerde kalmayı tercih etti. Sonra evler kurduk, tarlalar, en yakın yerlerde avlandık. Daha sonra işler epey bir büyüdü şehirler kurmaya başladık.
Yıllar geçti bunlar bize yetmemeye başladı. Bazılarımız da farklı bir yerden yakın yerlere gitmeye başladı; bu sadece kara parçasıyla da kalmayacak; deniz yoluylada bazı yerlere gidilmeye başlandı. Herkes bir yerden sonra gittiği yerlere kendilerinden de bir şeyler katmaya, koymaya, getirmeye başladı.
Dillerini, yemek ile tatlılarını, kültürlerini de birbirleriyle paylaşmaya başladı. İşte tanımındaki dolaylı ya da dolaysız yollardan yabancı kelime ile yabancı isimler gibi birbirlerini etki altında tutmalarına verilen geniş ile kapsamlı bir kavram… Sadece bu da değil. Bölgesel göçler, coğrafik konumların da birbirleri ile alışverişi kültürel etkileşimin içine girer.
Örnek olarak bir Ankaralı Kayseri’ye gider orada on yıl kalırsa hem Kayserilerinin kültürel etkilerinde kalır; hem de bir Kayserili’ye kendi kültürel yapısını öğretir. Bir Polonyalı ya da Sırbistanlı yeşil kart ile Amerika’ya gitti orada beş yıl kaldı ne oldu peki; hem genel anlamda Amerika’nın kültürünü öğrenmis oldu hem de kendininkini öğretmiş oldu. Yani ülkeler ya da şehirler her birimiz o ya da bu şekilde birbirimizden etkileniriz…
Yazar Suat Kuş