Sena Nur Ozcan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. DÜNYA
  4. Ortadoğululaştıramadıklarımızdan mısınız?

Ortadoğululaştıramadıklarımızdan mısınız?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ortadoğu… Sınırları haritalarda çizilmiş ama gerçekliği coğrafyanın çok ötesinde, zihinlerde ve kültürlerde şekillenen bir kavram. Savaşlar, petrol, mezhep kavgaları, diktatörler, devrimler, emperyal müdahaleler… Tüm bunlar Ortadoğu denince akla gelen klişelerden sadece birkaçı. Ancak asıl soru şu: Ortadoğu sadece bir coğrafya mı, yoksa bir zihniyet mi?

Yıllardır süregelen tartışmalardan biri de budur: “Ortadoğululaşmak.” Sadece jeopolitik bir konum mu, yoksa bir yaşam tarzı, bir yönetim anlayışı, bir kültürel refleks mi? Batılılaşmayı, modernleşmeyi bir hedef olarak koyan toplumların Ortadoğu’ya dair en büyük korkusu budur: Bir gün Ortadoğululaşmak.

Peki, Ortadoğululaşmak ne demek?

Bağnazlığın, hukukun üstünlüğü yerine adam kayırmanın egemen olduğu, bireysel hakların değil, cemaat aidiyetlerinin belirleyici olduğu, liyakatin değil sadakatin esas alındığı bir düzen… İfade özgürlüğünün, sanatın, bilimin ikincil konuma itildiği, sorgulamanın tehlikeli, biat etmenin kutsandığı bir kültür… Ve en önemlisi, tüm bunların “biz hep böyleydik” diyerek normalleştirildiği bir alışkanlıklar silsilesi…

Bu yazıyı okuyanlardan bazıları “Ortadoğu düşmanlığı yapıyorsun” diyecek. Hayır, mesele bir coğrafyaya düşmanlık değil. Mesele, bir zihniyetin, toplumları nasıl şekillendirdiğini tartışmak. Çünkü aynı coğrafyada, tarih boyunca farklı yönetim anlayışları, farklı kültürler yeşerdi. Endülüs bir zamanlar bilim ve sanatın merkeziydi. Abbasi dönemi, felsefenin ve matematiğin altın çağını yaşadığı bir dönemdi. Demek ki mesele Ortadoğu değil, mesele zihniyet.

Ve mesele, Türkiye’ye yıllardır dayatılan “Ortadoğu ülkesi olma” baskısı da değil. Çünkü bu baskı, her defasında halkın iradesine çarpıp parçalandı. Seküler bir düzen, hukukun üstünlüğü, kadın hakları, bilim ve sanat, bu topraklarda hala geniş kesimler tarafından savunuluyor. Her ne kadar siyasi projeler ve dış müdahaleler Türkiye’yi Ortadoğululaştırmaya çalışsa da, toplumun büyük bir kısmı buna direniyor. Çünkü Türkiye, coğrafi olarak Ortadoğu’nun bir parçası olabilir ama zihniyetiyle, tarihi birikimiyle ve modernleşme süreciyle çok daha farklı bir yerde duruyor.

O halde sormak gerek: Ortadoğululaşmamak için ne yapmalı?

Cevap çok açık: Düşünmek, sorgulamak, özgürlüğü savunmak, farklı fikirleri tehdit olarak değil, zenginlik olarak görmek. Liyakati, bilimi, sanatı, hukuku, adaleti öncelemek. “Biz hep böyleydik” diyenlere karşı, “Biz değişebiliriz, daha iyisini yapabiliriz” diyebilmek.

Eğer bugün hala bu sorularla yüzleşmek yerine, “Böyle gelmiş, böyle gider” diyorsak… Evet, o zaman Ortadoğululaşanlardan olabiliriz.

Peki ya siz? Ortadoğululaştıramadıklarımızdan mısınız?

Ortadoğululaştıramadıklarımızdan mısınız?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!