Baharın geldiğini nasıl anlarsınız? Takvim yapraklarının 21 Mart’ı göstermesi mi? Sokakta bir anda beliren rengarenk çiçekler mi? Yoksa havada hissedilen o tarif edilemez tazelik mi? İşte Nevruz tam da bunun adı: Doğanın bize “Hadi, silkelen, yeni bir sayfa aç” demesi!
Kimileri için eski bir gelenek, kimileri için baharı karşılama ritüeli, kimileri içinse sadece bir gün… Ama işin güzel tarafı, Nevruz’un anlamı herkes için farklı olabilir. Kimi ateşin üstünden atlayarak kutlar, kimi sofralar kurar, kimi de sadece baharın gelişini içten bir gülümsemeyle karşılar.
İşin açıkçası, çocukken Nevruz’u pek de bilmezdim. Ne ateş üzerinden atladım, ne yumurta tokuşturdum, ne de toprağın fısıltısını dinledim. Ama büyüdükçe fark ettim ki Nevruz, sadece belirli geleneklerden ibaret değil. Asıl mesele, insanın içindeki kışı uğurlayıp baharı kucaklamasında. Yeni bir başlangıç yapabilmekte, tazelenebilmekte.
O yüzden bu yıl Nevruz’a farklı bakalım. Belki hayatımızdaki fazlalıklardan kurtulmak için küçük bir bahar temizliği yaparız. Belki uzun zamandır aramadığımız bir dostumuzu ararız. Belki de sadece bir parkta yürüyüş yapıp doğanın uyanışına tanıklık ederiz.
Çünkü Nevruz dediğimiz şey, ille de büyük kutlamalarla, ateşler yakarak, şenlikler yaparak olmak zorunda değil. Bazen bir fincan çay eşliğinde baharın gelişini izlemek bile yeterlidir.
Hadi, içimizdeki baharı kutlayalım!