Masalları çocuklukta bırakmıyoruz aslında. Büyüdükçe, o eski hikayelerin gerçekte bize ne anlattığını daha iyi anlıyoruz. Hans Christian Andersen’in “Kral Çıplak” masalı da işte tam böyle bir hikaye.
Düşünsene, bir kral var. Herkes onun giyinik olduğunu söylüyor, çünkü öyle olması gerektiğini düşünüyorlar. Çünkü korkuyorlar. Kralı överek, onun etrafında bir çember oluşturmuşlar. Gerçekleri saklayanlar, dalkavuklukta sınır tanımayanlar, sırf güçlüye yakın olmak için göz göre göre yalan söyleyenler… Saray böyle ayakta duruyor. Ama dışarıda halk başka bir şey görüyor.
Bir noktada, o saf ve korkusuz çocuk çıkıp “Kral çıplak!” diye bağırıyor. Çünkü çıplak olduğunu görmek için büyük olmaya, bilgili olmaya, güçlü olmaya gerek yok. Gerçek, herkesin gözünün önünde. Ama görmek cesaret gerektiriyor.
Görmemek Mi, Görmezden Gelmek Mi?
Bugün etrafımıza bir bakalım. Çırılçıplak ortada olan gerçeklere rağmen, hala övgüler düzülen sahte giysiler yok mu? Gerçeği gören ama söyleyemeyen insanlar? Güçlünün etrafında pervane olmuş, sadece onun hoşuna gidecek sözleri sıralayanlar?
Kralın çıplak olduğunu herkes biliyor. Ama herkesin derdi başka. Kimisi gücünü kaybetmekten korkuyor, kimisi işinden olmaktan, kimisi dışlanmaktan. Kimisi de zaten çıkarını kralın yanında olmakta bulmuş, sahte giysiyi övmekte bir sakınca görmüyor.
Tarih boyunca bu döngü hep böyle oldu. Güç sahipleri, çevresinde sürekli “Ne güzel giysileriniz var!” diyenlerle yaşamayı tercih etti. Gerçekleri söyleyenlerse ya susturuldu, ya görmezden gelindi, ya da en iyi ihtimalle alay konusu oldu. Ama masalın sonunda kralın çıplak olduğu ortaya çıkıyor, değil mi? İşte, tarih de eninde sonunda aynı şeyi yapıyor.
Hangi Tarafta Olacaksın?
Önemli olan şu: Gerçeği görebilmek yetmez. Bir noktada ya o çocuğun cesaretiyle “Kral çıplak!” diyeceksin ya da susup masalın figüranlarından biri olacaksın. Çünkü tarih, yalnızca kralları değil, onların çevresindekileri de hatırlar.
Ve kralın çıplak olduğunu dile getiren bir kişi bile olsa, o masal artık eski masal olmaz. Çünkü bir kere görülen gerçek, bir daha göz ardı edilemez.
Şimdi asıl soru şu: Kralın gerçekten giyinik olduğuna inanıyor musun? Yoksa sadece görmezden mi geliyorsun?
