Ramazan Bayramı yaklaşıyor. Bu özel günlerde aileler bir araya geliyor, sofralar kuruluyor, insanlar sevdiklerine kavuşuyor. Ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da bayramın kimi için tatil, kimi için mesai anlamına geldiğini bir kez daha görüyoruz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, 2-4 Nisan tarihleri arasında kamu çalışanlarının idari izinli sayılacağını duyurdu. Böylece kamu personeli için bayram tatili 9 güne uzatılmış oldu.
Kuşkusuz bu karar, kamu çalışanları açısından memnuniyet verici. Ancak özel sektör çalışanları için durum farklı. Ne yazık ki bu tür uygulamalar sadece kamu çalışanlarını kapsıyor. Özel sektörde çalışan milyonlarca emekçi için herhangi bir zorunlu tatil düzenlemesi bulunmuyor. Tatil yapıp yapmayacakları işverenlerin insiyatifine bırakılmış durumda. Bu da çalışma hayatındaki eşitsizliği bir kez daha gündeme getiriyor.
Bu noktada şu soruları sormak gerekiyor:
Bir ülkede bayram sadece bir kesim için mi bayramdır?
Tatil hakkı bir ayrıcalık mı, yoksa herkesin hakkı mı olmalıdır?
Ekonominin yükünü taşıyan, üretimi, hizmeti, trafiği, marketleri, kuryeliği üstlenen milyonlarca özel sektör çalışanı neden her bayramda unutuluyor?
İşin bir başka boyutu da yıllık izinler. Özel sektörde çalışan biri, tatil yapabilmek için yıllık izninden feragat etmek zorunda kalıyor. Bu, işçinin kendi hakkından vazgeçmesi anlamına geliyor. Oysa kamu çalışanları için bu izinler “idari izin” sayıldığından, yıllık izin hakları etkilenmiyor.
Elbette her sektörün, her iş yerinin dinamikleri farklı olabilir. Sağlık hizmetleri, güvenlik, üretim hattı gibi kesintisiz çalışması gereken alanlar elbette olacaktır. Ancak bu, özel sektördeki tüm çalışanların tamamen göz ardı edilmesini haklı çıkarmaz. Toplumsal adalet, yalnızca memurları değil, tüm emekçileri kapsamalıdır.
Devletin görevi, yalnızca belli bir kesimin değil, tüm vatandaşlarının haklarını gözetmektir. Bayramlar, birlik ve beraberliğin sembolü olması gerekirken, çalışma hayatındaki bu farklılıklar toplumsal eşitsizliği görünür kılıyor.
Belki artık şunu tartışmanın zamanı gelmiştir:
Bayram tatilleri, tüm çalışanlar için ortak bir kazanıma dönüştürülebilir mi?
Kamu-özel ayrımı yapılmaksızın, adil bir tatil düzenlemesi mümkün mü?