ÇEVRE / KENT VE DOĞA
İstanbul’un Yeşil Nefesi Tehlikede
“Ormanlarımızı Kime Emanet Edeceğiz?”
Özden Çetin yazdı – Botanikçi, Peyzaj Mimarı, Şehir Plancısı, Sosyal Etki Uzmanı
İstanbul’un kuzeyinde kalan ormanlık alanlar, şehrin son doğal kaleleri olarak direniyor. Ancak mega projeler, kaçak yapılaşmalar ve ihmalkâr planlama anlayışı bu yeşil alanları hızla yok ediyor. Peki bu gidişe kim dur diyecek?
DOĞANIN SESSİZ DİRENİŞİ
Belgrad Ormanı’ndan Ağaçlı’ya, Çekmeköy’den Şile’ye kadar İstanbul’un yeşil kuşağı, betonun ağır adımları altında eziliyor. Her ağaç, bir gölge değil; bir habitat, bir döngü, bir yaşam alanı. Endemik bitkiler, kuş göç yolları, toprak altı mantar ağı – hepsi birer ekolojik miras.
Bir botanikçi olarak, bu kayıpların sadece sayı değil, sistem olduğunu biliyorum. Yok edilen her orman parçasıyla birlikte, hava kalitesi, su döngüsü ve canlılar arası denge bozuluyor.
PLANLI TAHRİBAT: ŞEHİR PLANCILIĞININ GÜNAH DEFTERİ
Şehir plancısı şapkamla baktığımda karşıma çıkan manzara hiç iç açıcı değil. Kuzey Ormanları’ndan geçen yollar, mega projeler ve hesapsız yapılaşmalar; doğayı bir dekor gibi gören zihniyetin ürünü.
Planlar, ekolojik eşiklere kör. Su havzaları, dere yatakları, koruma statüsündeki alanlar bile “imar revizyonlarıyla” dönüştürülüyor. Şehir planlaması doğaya rağmen değil, doğayla birlikte yapılmalı.
KAYBEDEN KİM? SOSYAL ETKİ UNUTULUYOR
Ormanlar yalnızca ağaçlardan ibaret değil. Aynı zamanda sosyal adaletin, sağlıklı yaşamın, kamusal hakkın temsilcisi. Yeşil alanlara en çok ihtiyacı olan gruplar – dar gelirli mahalle sakinleri, çocuklar, yaşlılar – bu yıkımdan en fazla etkilenenler.
Ormansız bir İstanbul, daha sıcak, daha kirli, daha eşitsiz bir İstanbul’dur.
NE YAPMALI?
• Doğa Temelli Planlama: Ekolojik veriler kent planlarının merkezine alınmalı.
• Katılımcı Mekanizmalar: Yerel halk, STK’lar ve bilim insanları karar süreçlerine dâhil edilmeli.
• Eğitim ve Farkındalık: Orman sevgisi, çocuklukta başlar; eğitim politikaları yeşili öncelemeli.
SON SÖZ
İstanbul ormanları sadece doğal miras değil; geleceğimizin teminatıdır. Bu şehrin hâlâ bir nefesi varsa, o kuzey rüzgârlarının taşıdığı orman kokusundandır. Bu nefesi kaybedersek, şehri de kaybederiz.