mehmet taş
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Dar Görüşlü İnsanlarla Zaman Kaybının Manevi Bedelleri

Dar Görüşlü İnsanlarla Zaman Kaybının Manevi Bedelleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Zaman, hayatın en değerli hazinelerinden biridir ve bu hazinenin her anı, yaşamın anlamını oluşturur. İmam-ı Gazali’nin derin bir iç görüyle ifade ettiği gibi, “Zaman, hayatın parçasıdır ve kim bu zamanını israf ederse, hayatını israf etmiş olur.” Bu söz, zamanın nasıl kullanılması gerektiğine dair önemli bir öğüttür ve zamanın israfının, yaşamın genel anlamını kaybetmemize neden olabileceğini belirtir.

Özellikle dar görüşlü bireylerle geçirilen zaman, bu israfın en belirgin örneklerinden biridir. İmam-ı Gazali, “Soğumuş demiri, çürümüş eşyayı düzeltmeye çalışmak, zamanın boşa harcanması gibidir” demiştir. Bu metafor, zamanımızı dar görüşlü ve kendi yargılarında sıkışmış insanlarla geçirmek gibi, genellikle verimsiz ve yorucu bir çabaya düşmenin, aslında zamanın israfı olduğunu ifade eder. Soğumuş demir ve çürümüş eşya gibi, bu tür insanlar da kendi dar bakış açılarını değiştirmekte zorlanır ve bu, tartışmaların çoğunlukla sonuçsuz kalmasına yol açar.

Ünlü Türk şairi Yahya Kemal Beyatlı’nın “Güzel ve doğru olan şeyler, genellikle sade ve sade olan şeylerdir” sözü, bu durumu anlamak açısından önemli bir perspektif sunar. Dar görüşlü bireylerle yapılan tartışmalar, genellikle karmaşıklığa ve boşa enerji harcamaya neden olur. Beyatlı’nın ifade ettiği sade ve doğru şeylere ulaşmak ise, daha açık fikirli ve karşılıklı anlayışa dayalı iletişimle mümkündür.

Mevlana Celaleddin Rumi’nin “Söz gümüşse, sükût altındır” sözü, tartışmaların ötesinde bazen sessiz kalmanın ve enerjimizi boşa harcamamanın daha kıymetli olduğunu ifade eder. Özellikle dar görüşlü bireylerle yapılan tartışmalarda, bazen sessiz kalmak ve gereksiz çekişmelerden uzak durmak, daha anlamlı bir yaklaşım olabilir. Rumi’nin bu görüşü, bazen kelimelerin ötesinde bir duruş sergilemenin ve gereksiz tartışmalardan kaçınmanın önemini vurgular.

Düşünür Friedrich Nietzsche’nin “Kendi yargılarında hapsolmuş bir insan, dünyayı kendi dar perspektifinden görür ve dışarıdan gelen her şeyi tehdit olarak algılar” şeklindeki tespiti, bu durumu daha da netleştirir. Nietzsche’nin belirttiği gibi, kendi yargılarında hapsolmuş bireyler, dış dünyayı dar bir açıdan değerlendirirler ve bu da onların başkalarıyla sağlıklı bir diyalog kurmasını zorlaştırır. Onlarla yapılan tartışmalar, genellikle yapıcı olmaktan çok, kişisel bir çatışmaya dönüşür ve bu, zamanın ve enerjinin israfına yol açar.

Sonuç olarak, zaman, hayatın en değerli hazinelerinden biridir ve bu zamanı, dar görüşlü tartışmalar yerine daha anlamlı ve yapıcı ilişkilerle değerlendirmek, yaşamın gerçek anlamını bulmamıza yardımcı olur. İmam-ı Gazali’nin “soğumuş demir” ve “çürümüş eşya” metaforlarından hareketle, zamanımızı verimli kullanmak, hayatımıza değer katacak en önemli adımlardan biridir. Kendi yargılarına sıkışmış bireylerle geçirilen zamanın israfından kaçınmak ve enerjimizi daha anlamlı yönlere yönlendirmek, yaşamın kalitesini artırmanın anahtarıdır.

Dar Görüşlü İnsanlarla Zaman Kaybının Manevi Bedelleri
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!