Ahlak, insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı tutum ve davranışların tümüdür.
Aslında ahlaki davranışlarımızın büyük bir kısmını sonradan kazanırız. Sosyal hayata uyum sağlamak için gerekli olan davranışlar, küçük yaşta öğrenilir. Kişiliğimizin büyük ölçüde 0-6 yaş arasında şekillendiği bilinmektedir.
Bu nedenle eğitim, ailede başlar. Ahlaki eğitim sürecinde aile bireylerinin yanı sıra, çocuğun yakın çevresi de büyük önem taşır. Çocuklar, gördükleri tutum ve davranışları farkında olmadan taklit eder ve zamanla bunları alışkanlık haline getirirler.
Çocuklara iyi ve kötü bilincini aşılamaya çalışırken, ebeveynlerin de tutarlı davranması gerekir. Örneğin, bir çocuğa yalan söylemenin kötü bir davranış olduğunu öğretiyorsak, ancak kendimiz yalan söylüyorsak, çocuk öğretileni değil, gördüğünü benimseyecektir.
Öncelikle çocuklarımıza sevgi ve saygıyı öğretmeliyiz. Onları ne fazla ne de eksik, tam kararında sevmeliyiz. Sevgi, her istediklerini yerine getirmek anlamına gelmez. Çocuklara isteklerinin makul olup olmadığını uygun bir dille anlatmalıyız. Eğer “aman üzülmesin, ağlamasın” diye her istediklerini yaparsak, zamanla otorite tersine döner ve çocuk ebeveyn rolüne bürünebilir.
Günümüzde bunun birçok örneğini görüyoruz. Henüz iki yaşında bir çocuğa yemek yemesi ya da ağlamaması için cep telefonu veriliyor. Ancak diğer aile bireyleri de yemek esnasında telefonlarıyla ilgileniyorsa, çocuk bu yasağın kendisine yönelik bir ayrımcılık olduğunu düşünüp ailesiyle çatışmaya girebilir. Bu noktada tutarlı davranmak büyük önem taşır.
Çocuklara güzel ahlakı hikayelerle, oyunlarla ve en önemlisi kendi davranışlarımızla öğretmeliyiz. Dini ve kültürel açıdan güzel ahlaka yönelik eserler okumalı ve onlara da okutmalıyız.
Onlara birey olduklarını ancak bu dünyada yalnız olmadıklarını, özgürlüğün başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde bittiğini anlatmalıyız. Güzel ahlakı ve iyi tutumları zorla değil, yaşayarak ve örnek olarak öğretmeliyiz.
Sonuç olarak, eğer biz ahlaklı ebeveynler değilsek, çocuklarımızda ahlaklı bireyler olamaz. neslin kaderini, önceki nesil tayin eder.” (Konfüçyüs)