Yaş ilerledikçe hayattaki düğümlerin çözülmesi zorlaşıyor. Duygular büyük bir dalga olup yutuyor hepimizi. Bu savaştan sağ çıkan da vardır. Kalbi parçalanmış olarak çıkan da vardır. Ben genellikle kalbi parçalanmış olarak çıkan taraftayım. Duyguları bu kadar yoğun yaşamak yoruyor.
Ama yoğun yaşanmayan duygu da yaşanmış gibi gelmiyor bana. Bir yerde ne kadar gözyaşı varsa orada gerçek hisler vardır.
Hissedilenlerin ne zaman yaşandığı da önemli oluyor. Çoğunlukla geceleri karamsar duygular çöküyor. Çok düşündüğümüz belki de olanları büyüttüğümüz saatler karanlık zaman dilimleri… Günün karanlık tarafı da ilham veriyor. Hava kararıp, tek kalınca başka birine dönüşüyorum. Bu da benim normalim oldu artık.
Hayatı çok da ciddiye almamayı öğrendiğim bir dönemden geçiyorum. Tek kalıcı olan hislerin,duyguların daha kıymetli olduğu gerçeğini kabullendim. Bunu fark etmiş olsam da hayatımdan biri çıktığında yas sürem yine çok uzuyor. Eskisi kadar üzmüyor bu durum. Giden kişiler bazı anıları kendisiyle birlikte götürüyor. Tekrar o anlara gitmek cazip gelse de bazı anılar fotoğraflarda kalmalı.
Birkaç dize ile bitirecek olursam:
İyileştiğimi sanıyordum
Karanlık çökene kadar
Yıkılmıyor duvarlar
Yolumu kaybettim seni ararken
Bin parçaya dağıldım seni ararken