Emrihan AYDIN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yönetimde İç Cephe Doktrini

Yönetimde İç Cephe Doktrini

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2019 yılında Covid-19 virüsünün neden olduğu pandemi, dünyada yeni bir çağın başlangıcını işaret etti. Bu geçiş süreci devam ederken, ülkeler yeni dünya düzeninde kendilerini konumlandırmak amacıyla askeri, ekonomik, kültürel ve sosyal çeşitli faaliyetlere yöneldiler. Bu faaliyetler sonucunda askeri çatışmaların yanı sıra sessiz savaşlar (ekonomik, sosyal, kültürel vb.) da yaşanmaktadır. Ayrıca, düzensiz göç ve iklim değişikliği gibi dışsal faktörler, bu geçiş sürecini daha da zorlaştırmaktadır. Sonuç olarak, yeni dünya düzeninde ülkeler yerlerini bulacak ve dünya bu yeni düzende yoluna devam edecektir.

Türkiye, stratejik konumu itibarıyla Ortadoğu ile Avrupa arasında yer almakta ve teolojik olarak birden fazla semavi dinin hedef aldığı topraklar üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle, Türkiye yeni çağın geçiş sürecinde askeri caydırıcılığını güçlendirirken, iç cephede de kuvvetlenmesi gerekmektedir. Böylece hem iç hem de dış cephede güçlü bir Türkiye, dostları için güvenilir, düşmanları içinse caydırıcı bir ülke haline gelecektir.

Dış cephedeki gücünü tüm dünyada kabul ettiren ve sayılı ordulardan birine sahip olan Türkiye, kendini geliştirerek özellikle yeni nesil savaş alanında başlattığı reformları hızlandırmalıdır.

Bir ülkede esas olan iç cephedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk eserinde iç cephenin önemini vurgulamıştır: “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlûp olabilir; fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir. Bu gerçeği bizden daha çok bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlardır. Gerçekten “kaleyi içinden almak”, dışından zorlamaktan çok kolaydır.” demiştir.

Bu bağlamda aşağıdaki maddelerden oluşan bir İç Cephe Doktrini oluşturularak, doktrin doğrultusunda çalışmalar yapılmalıdır.

·        Çevremizdeki düşmanlıklar nedeniyle ordumuz ve donanmamız en yüksek seviyede tutulmalıdır.

·        Tarihe baktığımızda, dışarıdan yıkılmayan ancak içten çöküş yaşayan birçok ülke ve uygarlığın, tarihin tozlu sayfalarında yer aldığını görüyoruz. Bu nedenle Türkiye, acilen iç cepheyi güçlendirme hareketine geçmelidir.

·        Yasama, yürütme ve yargı organlarına ait tüm kurum ve kuruluşlar yeniden yapılandırılmalı, verimlilik artırılmalıdır.

·        Kuvvetler ayrılığı ilkesi, Denetimli Kuvvetler Ayrılığı İlkesi ile değiştirilerek, yönetimsel denetimin dördüncü erk olarak konumlandırılması sağlanmalıdır.

·        2018 yılında hayata geçirilen ve değişiklik yapılmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetim ilkelerine uygun olarak reforme edilmelidir.

·        Devletin üst yönetiminde siyasetçiler ve bürokratların yanı sıra, yönetim alanında uzman teknokratlara da yer verilmelidir.

·        Yönetimsel denetim, sistemin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.

·        Üst ve orta düzey yöneticilerden başlayarak kamu çalışanlarının performansları değerlendirilmeli ve düşük performans gösterenlerin işine son verilmelidir.

·        Devlet üst yönetimine tarih, coğrafya ve teoloji gibi alanlarda eğitim verilmesi zorunlu hale getirilmelidir.

·        Yönetim Tarihi Enstitüsü kurulmalı ve halkın tarihi ile yönetim tarihini doğru bir şekilde öğrenmesi sağlanmalıdır.

·        Yeni çağın liyakat tanımı, görev atamalarında belirleyici unsur olmalıdır.

·        Devlet, mümkün olduğunca tasarruf ederek sadeleşmelidir.

·        Daha önce çeşitli nedenlerle devletle bağı kopmuş liyakat sahibi bürokrat, siyasetçi ve teknokratların geri dönüşü için bir program oluşturulmalıdır.

·        Tersine göç programı ile beyin göçü yaşayan vatandaşların ülkeye dönüşü için uygulamalar yapılmalıdır.

·        Devlet, sivil toplum ve özel sektörden oluşan bileşik güç anlayışıyla üretim, sosyal ve toplumsal gelişim programları geliştirilmelidir.

·        Her bireyin gelişim konusundaki sorumluluğu hatırlatılmalıdır.

·        Fonksiyonel şehirler modeli çerçevesinde tarım, sanayi ve hizmet üretim kentleri belirlenmeli; mavi yaka iş gücü ihtiyaçları halktan karşılanmalı, açık olan yerlerde ise üretim yerlerine yakın bölgelerde üretim kentleri kurulmalı ve eğitim verilerek göçmenlerin üretime katkı sağlaması teşvik edilmelidir.

·        Göç Bakanlığı aracılığıyla demografik planlama yapılmalı ve göçmenlerin ülkeye entegrasyonu ile geri gönderileceklerin işlemleri sağlanmalıdır.

·        Hiçbir devlet meselesi siyaset malzemesi haline getirilmemelidir.

·        Toplumu kutuplaştıran, dezenformasyon yayanlara karşı ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır.

·        Gerekli görülen diğer önlemler disiplin içinde kararlılıkla alınmalıdır.

·        Türkiye, iç cepheyi güçlendirmediği sürece güçlü bir ülke olamaz.

Yeni çağın süper güçlerinden biri olabilmek için iç cepheyi güçlendirmek kaçınılmazdır. Bu, ancak yönetim ilkelerine dayanan reformlarla mümkün olacaktır. Reform sürecinde toplumun bilinçlendirilmesi son derece önemlidir; aydınlanma olmadan gerçekleştirilen reformlar başarılı olamaz. Yeni dünya düzeninde başarılı olmak isteniyorsa, siyasi kutuplaşmaları bir kenara bırakıp güçlü bir Türkiye hedefi doğrultusunda çalışmak gereklidir.

Yönetimde İç Cephe Doktrini
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!