Son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri devlet aklıdır. Özellikle eski çağın son dönemlerinde, devlet yönetim yapısındaki siyaset ve bürokrasi grupları tarafından suiistimal edilen bir kavram haline gelmiştir. Pandemi sürecinde kriz yönetimi çerçevesinde gerçekleştirilen birçok eylem de devlet aklına atfedilmiştir.
Devlet aklı, genellikle arka planda kalan ve kamuoyunda pek görünmeyen, ancak hissedilebilen bir yapıdır. En belirgin olduğu dönem ise kurtuluş mücadelesi zamanıdır. Devlet aklı, görünmez bir el gibi işlev görerek, işlerin yolunda gitmesini ve siyaset ile bürokrasi gruplarının istikrarını sağlar.
Devlet Aklının İtibarsızlaştırılması
Devlet yönetimi, mevcut haliyle, siyaset ve bürokrasi kurumlarından oluşmaktadır. Bu iki grup, devletin yönetiminde güç mücadelesi vermiştir. Tarih boyunca, askeri darbeler, vesayet kurma çabaları, örtülü darbeler ve yönetimsel tasfiyeler gibi çeşitli yöntemlerle güç elde etmeye çalışmışlardır. Bu süreçte en büyük zararı toplum görmüş; ekonomi, adalet, eğitim ve sosyo-kültürel alanlarda ciddi kayıplar yaşanmıştır. Yönetim yapısındaki gruplar, başarısız veya toplum tarafından kabul görmeyen uygulamalarını “devlet aklı” adı altında gizlemeye çalışmışlardır. Böylece, yapılan hatalar devlet aklına mal edilmiştir. Toplum, bu yanlışların arkasında gizli gerekçeler olduğuna ve bunların devlet aklının bir parçası olduğuna inandırılmıştır. Bu durum, toplumun tepkisini siyaset ve bürokrasi yerine devlet aklına yönlendirmiştir. Devlet aklının kapalı yapısı nedeniyle her konuya açıklama getirilmediği için suiistimaller devam etmiştir. Sonuç olarak, toplumun gözünde devlet aklı itibarsızlaşmıştır.
Yeni Çağ Fırsatı
Ancak yeni çağla birlikte dünya düzeni değişmiştir. Oyun kurallarının değil, oyunun kendisinin değiştiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bu değişim, birçok alanda sıfırlanma sürecini beraberinde getirmiştir ve devlet yönetimi de bu değişimden en çok etkilenen alanlardan biri olacaktır.
Yeni çağda, devlet yönetimi daha fazla gruptan oluşan ve daha kontrollü bir yapıya sahip olacaktır. Siyaset ve bürokrasi gruplarının yanı sıra teknokrasi ve devlet aklı grupları da bu yapıda yer alacaktır. Böylece grup sayısı iki katına çıkacaktır. Teknokrasi grubu, yeni çağın başarı anahtarı olan bilgi ile siyaset, bürokrasi ve devlet aklı gruplarını destekleyecektir. Bu sayede, devlet yönetimi üyeleri bilgi temelli çalışmalar yapabilecektir. Devlet aklı ise yönetim yapısındaki grupların kontrol mekanizması olarak işlev görecektir. Yanlış uygulamalara hızlı müdahale ederek hatalardan dönülmesini sağlayacak ve her grubun kendi sınırları içinde kalmasını denetleyecektir. Böylece gruplar, gücü tek başına ele geçirme girişiminde bulunamayacak ve darbe, vesayet gibi yöntemlerle güç elde etme çabaları engellenecektir. Bu durum, geçmişte yaşanan benzer sorunların tekrar yaşanmasını önleyecektir.
Dünya sürekli bir değişim içindedir. Değişmeyen hiçbir şey yoktur; değişime ayak uyduramayanlar yok olur. Devlet aklının da yüz yıl önceki sistemle hareket etmesi, günümüz gerçeklerine uymayacak ve istenen sonuçları vermeyecektir. Zamanla yok olma riski taşımaktadır.
Yeni Çağda Devlet Aklı Nasıl Olmalıdır?
Devlet aklı, öncelikle hızlı hareket eden, gelişmelere anında tepki veren ve önleyici tedbirler alan bir yapıda olmalıdır. Eski anlayış, “yaşananlar olsun, sonuçları herkes görsün ve sonuçlar görüldükten sonra müdahale ederek gereken yapılsın” düşüncesi, yeni çağın zihniyeti değildir. Devlet aklı, siyaset, teknokrasi ve bürokrasiden kesin çizgilerle ayrılmalıdır. Bu konuda taviz verilmemelidir. Eğer gruplar sınırları aşarak birbirlerinin rollerini çalmaya başlarsa, devlet yönetiminde bozulmalar meydana gelir. Bu bozulmalar, kartopunun zirveden aşağı yuvarlanması gibi giderek artan sorunlara yol açar ve sonunda içinden çıkılmaz problemler ortaya çıkar.