Emrihan AYDIN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yeni Çağın Devlet Yönetimi: Güçlü Olmak mı, Algıya Dayalı mı?

Yeni Çağın Devlet Yönetimi: Güçlü Olmak mı, Algıya Dayalı mı?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İkinci Dünya Savaşı sırasında, devlet yönetimi propaganda ve benzeri kavramlarla tanıştı. Bu dönemde, toplumun algısını manipüle etmenin birçok örneği görüldü. Enformasyonun devlet yönetiminde kurumsal bir yapı kazanması da bu döneme aittir. Ayrıca, dezenformasyonun devlet tarafından gerçekleştirilmesi de bu süreçte ortaya çıktı. Hem olumlu hem de olumsuz örneklerin yaşandığı bu dönem, devlet yönetimi açısından önemli deneyimlerin edinildiği bir zaman dilimidir. Savaştan sonra yaklaşık 80 yıl boyunca birçok devlet bu deneyimlerden faydalandı.

Propaganda, algı yönetimi, dezenformasyon, manipülasyon ve enformasyon gibi kavramlar, devlet yönetimi sırasında kullanılan araçlar haline geldi. 2019 yılında başlayan pandemiyle birlikte, eski çağın birçok kavramı geçerliliğini yitirecek ve yeniden tanımlanacaktır. Bu kavramlar, devlet yönetiminde yeniden konumlandırılacak; bazıları ise kullanılmaktan vazgeçilecektir. Yeni kavramlar ise devlet yönetimine girecek ve kullanılmaya başlanacaktır.

Algıya dayalı devlet yönetiminin en kötü örneği, Hitler dönemi Almanya’sıdır. Bu tür bir yönetim için sıkı ve katı bir yönetim anlayışı gereklidir; çünkü gerçeklerin ortaya çıkması ancak despotik bir yönetimle engellenebilir. Algıya dayalı yönetimin başarılı olması için, toplumun sorgulaması engellenmelidir. Hitler döneminde, yoğun propaganda ile desteklenen basılı, görsel ve işitsel yayın organları aracılığıyla sürekli bir algı oluşturulmuş ve bu algılar yönetilmiştir. Bu dönemi daha yakından incelemek faydalı olacaktır. Alman halkı, savaşla ilgili olarak iki ana kaynaktan bilgi alıyordu: Birincisi, Nazi hükümetinin resmi açıklamalarıydı. Bu açıklamalar, gazeteler, devlet radyosu ve Signal dergisi gibi basılı ve görsel yayınlardan yapılıyordu. İkincisi ise cephedeki askerlerden gelen mektuplardı. Ancak bu mektuplardaki bilgiler, halk arasında çok sınırlı bir şekilde yayıldığı için, devlet yönetimi algıyı yaratacak tüm araçları kontrol altında tutuyordu. Farklı sesler ise Gestapo tarafından tespit edilip yok ediliyordu.

Savaşın sonunda Almanya’nın yenilgisi, algıya dayalı devlet yönetiminin başarı şansının son derece düşük olduğunu gösterdi. Bu örnek, tarihteki yerini almıştır. Yeni çağda, algıya dayalı devlet yönetimi tamamen sona erecektir. Devletlerin daha şeffaf olması gerekecektir. Artık devletler, askeri savaşların yanı sıra ekonomik, sosyal, kültürel ve demografik savaşlar olarak adlandırılan sessiz savaşlar yürüteceklerdir. Askeri savaşlar son çare haline gelecektir. Sessiz savaşlardaki başarı, devlet yönetiminin gücü ile doğru orantılıdır; güçlü devlet yönetimine sahip olan ülkeler, sessiz savaşlarda kazanma olasılığı en yüksek olan taraf olacaktır. Bu nedenle, devletlerin yeni çağda savunma sanayisine verdikleri önemi, devlet yönetimine de vermeleri gerekecektir. Beşeri yatırım olarak adlandırılan bu tür yatırımlar, devlet yönetim sistemi ve bu sistemi kullanan tüm yöneticileri ve çalışanları kapsayan bir bütündür.

Yeni çağın süper güçlerinden biri olmanın tek yolu, devlet yönetimini güçlendirmektir. Eski çağda Kıt’a Avrupası ve Anglo-Amerikan yaklaşımlarının pandemi döneminde başarısız olması nedeniyle, şu anda tek geçerli yaklaşım Merkez Anadolu Devlet Yönetimi yaklaşımıdır. Bu yaklaşım, devlet yönetimini güçlendirerek sürdürülebilir bir yönetim sağlamayı hedeflemektedir. Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, devlet yönetimini güçlendirmenin tek yolunun algıya değil, gerçeğe dayalı bir sistem kurmak olduğunu savunmaktadır. Bu anlayış, Nazi Almanya’sının tam tersine bir yönetim anlayışını benimsemektedir.

Devlet yönetimlerinin güçlü olması, yönetimsel denetimle mümkündür. Yönetimsel denetimin olmadığı bir devlet yönetimi, eksik ve dolayısıyla güçlü olamaz. Bu durum, sessiz savaşlarda potansiyel bir kaybeden olma anlamına gelir. Yenilen devletlerin askeri olarak savaşa sokulmasına gerek kalmayacak; zaten, fiili olmasa bile, yönetimsel olarak işgal edilmiş olacaklardır. Bunu önlemenin yolu, yönetimsel denetim mekanizmasının kurulmasından geçmektedir. Denetim, devlet yönetimlerinde son derece önemlidir.

Yeni Çağın Devlet Yönetimi: Güçlü Olmak mı, Algıya Dayalı mı?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Türkiye Aktüel ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!