18. yüzyılda despotizme karşı kurulan ulus-devletlerin baskıcı ve keyfi uygulamalarına karşı devletten bağımsız ve denetleyici rolü üstlenen bir yapı olarak “sivil toplum” düşüncesi gelişmiştir. Sivil toplum, toplumun sivil niteliğini vurgulayan sosyolojik bir kavram olarak karşımıza çıkar. 1980 sonrasında ise Amerikan kültürüne has şekillenen sivil toplum kavramı bundan sonra Non-Governmental Organizations (Hükümet Dışı Kuruluşlar) kavramıyla daha çok anılır oldu.
Sivil toplum, devletin dışında gelişen bir irade anlamına gelir. Bu irade, belirli bir grup veya topluluğa değil, toplumun tamamına ait olan bir güçtür. Bu güç, devlet yönetimine katkıda bulunmayı amaçlarken, aynı zamanda ülkenin gelişimine de önemli bir destek sağlamaktadır.
Sivil toplum, 1990’lı yıllarda, siyasal hareketlerin başlangıç noktası haline gelmiştir. Böylece, siyasal organizasyonlar sivil temeller üzerinde geniş kitlelere ulaşan hareketler haline gelmiş ve iktidara giden yolda önemli bir unsur olmuştur. Sivil toplum hareketlerinin bu denli güçlü olduğunun fark edilmesiyle, siyasal güç elde etmek isteyen bireylerin ve toplulukların sivil topluma yöneldiği söylenebilir. Bu bağlamda, sivil toplum, bireysel veya kitlesel güç kazanmak isteyenler için sadece bir basamak işlevi gören, kullanışlı bir araç haline gelmiştir.
2000’li yılların başında sivil toplum anlayışında önemli bir değişim yaşanmıştır. Bu değişimle birlikte sivil toplumun özündeki amaç olma misyonu, araç misyonuna dönüşmüştür. Toplumda bir yer edinmek, kamu kurumlarıyla ilişki kurmak, toplanan gelirlerden vergi muafiyetleri elde etmek ve daha birçok örtülü faydadan yararlanmak amacıyla sivil toplum alanına yönelim artmıştır. Sivil toplum, yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü erk olarak tanımlanıyordu; ancak bu ifade, sivil toplumun gerçek amaçları doğrultusunda faaliyet gösterdiği dönemlerde geçerliydi. Günümüzde ise çoğu kişi sivil toplumu bir araç olarak kullanmaktan öteye gidememektedir.
Aralık 2024 itibarıyla ülkede dernek sayıları şu şekildedir:
– Toplam faal Dernek Sayısı: 101.112
– Toplam Üye Sayısı: 2.412.216
Ülkemizde derneklere üye olabilecek yaş aralığına bakıldığında, nüfus yaklaşık 60 milyon civarındadır. Bu durumda, 60 milyonluk bir nüfus içinde yaklaşık 2,5 milyon kişinin dernek üyeliği ile dördüncü erk görevini üstlenmesi, katılım oranının yalnızca %4,17 seviyesinde kaldığını göstermektedir.
Bu kadar düşük bir katılım oranının nedenleri iyi bir şekilde araştırılmalı ve sivil topluma katılımın artırılması için çeşitli çalışmalar ve teşvikler sağlanmalıdır. Bu bağlamda, ilgili yasaların yeniden gözden geçirilip revize edilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde sivil toplum alanındaki yapılar, çoğunlukla sistemden yük almak yerine sisteme yük olmaktadır. Tüm birlikler, dernekler, federasyonlar, meslek odaları ve diğer kuruluşlar baştan sona kadar yeniden düzenlenmelidir. Sivil toplum, azınlığın elinde bir araç olmaktan çıkarak, çoğunluğun ülkeye katkı sağlaması gereken bir amaç haline dönüşmelidir. Aksi takdirde, sıradanlık ile güç arasında bir basamak olmaya devam edecektir.
Kaynak:
TÜİK
DERBİS
Osmanlı’dan Günümüze Sivil Toplum Kuruluşları ve Vatandaşlık Eğitimine Katkıları, Dr. Seyfettin ARSLAN