Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, devlet yönetiminin uzman kişiler tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yönetimin teknik boyutunun da, her alanda olduğu gibi, liyakat sahibi bireyler tarafından yürütülmesi esastır. Bu nedenle, Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, devlet yapısında bürokrasi ve siyasetin yanı sıra teknokrasi ve devlet aklının da bulunması gerektiğini savunmaktadır. Devlet yönetiminin teknik yönlerinin, liyakat sahibi yönetim uzmanları yani teknokratlar tarafından üstlenilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Ayrıca, devlet aklının, kurulan sistemde bir denetleme mekanizması olarak işlev görmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu sayede, sistemin bozulmasının, hataların ve suiistimallerin önüne geçilmesi mümkün olacaktır.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’ne göre, devletin kötü yönetildiğini gösteren bazı unsurlar aşağıda sıralanmıştır:
· Liyakate dayalı atamaların değil, kayırmacı ve torpille yapılan atamaların hâkim olduğu bir yönetim yapısı mevcuttur.
· Devlet yönetimi, bürokrasi veya siyasi güç aracılığıyla, küçük bir zümrenin vesayeti altındadır.
· Denetleme mekanizması etkinliğini yitirmiştir ve işlevini yerine getirememektedir.
· Yönetim, kurumlar veya erkler yerine belirli kişi veya kişilere bağlı olarak yürütülmektedir.
· Karar alma süreci ise rasyonel bir yapıya sahip değildir.
· Rüşvet ve iş takibi gibi konular, kamu yönetiminde olmaması gereken durumlar haline gelmiş ve çalışanlar arasında yaygın bir alışkanlık oluşturmuştur. Daha da üzücü olanı, bu durumun toplum tarafından normal karşılanmasıdır.
· Yetkililer, görevlerini gerektiği gibi yerine getirememekte; ayrıca, yetkiler arasındaki iletişim, koordinasyon ve işbirliği de istenen düzeyde değildir.
· Şeffaflık ve hesap verebilirlikten uzaklaşılmış, algılar gerçeklerin önüne geçmiştir.
· Ülkeye ve devlete ait veriler ya sağlıklı bir şekilde tutulmamaktadır ya da tutulsa bile çarpıtılarak kamuoyuna sunulmaktadır.
· Toplumun güvenlik, barınma, sağlık, eğitim ve ekonomi gibi temel ihtiyaçları, devlet tarafından gerektiği gibi karşılanmamaktadır.
· Devlet kurumları arasındaki iletişim, koordinasyon ve iş birliği oldukça zayıftır. Yönetim, stratejik planlama yerine günlük politikalarla yürütülmektedir.
· İktidar partisi üyeleri, kendilerini devletin bir parçası olarak görüp, devletin sağladığı güçle her şeyi yapabileceklerini düşünmektedirler.
· Toplumda, siyasette ve birçok alanda kutuplaşma yaşanmaktadır.
· Devlet lideri, liyakatten uzak bir şekilde, devletin tüm kaynaklarını kendi çıkarları için kullanan bir oligarşik grup tarafından çevrelenmiştir.
· Devletin sağladığı teşvikler, krediler ve istisnalar, ihtiyaç sahiplerine ulaşmak yerine, dar bir gruba dağıtılmaktadır.
Devletin kötü yönetimini önlemenin en etkili yolu, denetimli kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemektir. Bu ilke sayesinde, dördüncü erk olarak denetim mekanizması devreye girecek ve devletin en üst kademesinden en alt birimlerine kadar tüm alanlar yönetimsel olarak denetlenecektir. Böylece devletin yönetim performansı artırılacak ve dolayısıyla ülkenin refah seviyesi yükselecektir. Yeniçağın gereksinimi olan yönetimsel denetim mekanizması kurulmamış devletler, süper güç olma yolunda başarılı olma şansını kaybedeceklerdir.