Kamu yönetimi, dünyada, kimlik arayışı olan arafta kalmış konulardan biridir. Kıta Avrupa ve Anglo Amerikan anlayışlarının olduğu kamu yönetiminin konumlandırılması konusunda henüz tam bir görüş birliği yoktur.
Kamu yönetiminde 1883 yılında Amerika’ da kamuda çalışanlar arasında kayırmacılığı önlemek için Pendleton Kanunu çıkarmıştır. Bu kanuna göre kamu yönetiminde çalışabilmek için kriterlerden bir tanesi kamu yönetimi alanında eğitim almak zorunluluğunun olmasıdır. Kanunun çıkmasından sonra kamu yönetimi konusunda eğitim veren kurumların sayısında artış olmasıyla bu konu önem kazanmaya başladı.
Kıta Avrupa yaklaşımında hukuk ve devlet nesnelerinin hâkim olduğu bir yaklaşım varken, Anglo Amerikan yaklaşımında daha çok örgüt kuramı bulunmaktadır. Bu iki farklı yaklaşım birbirinden bağımsız ve dünyanın üzerinde hem fikir olamadığı bir konudur. Bir diğer problematik ise kamu yönetiminin bilim mi, disiplin mi yoksa örgüt mü olduğunun belirlenememe sorunudur. Yani kamu yönetiminin kimlik arayışı hala devam etmektedir.
Türkiye’ de ise Fermanlar zamanı Mekteb-i Mülkiye okulunun açılmasıyla kamu yönetimi konusunda çalışmalar başlamıştır. Osmanlı’ nın son zamanlarından genç Cumhuriyet’e miras kalan kamu yönetiminde Kıta Avrupa anlayışıdır. Hal böyle olunca idare hukukunun ağırlıklı olduğu bir yaklaşım söz konusudur. Zaten o dönemdeki yönetimlerde askerlerin ve Mülkiyelilerin ağırlıklı olduğu görülür.
İkinci Cihan Harbi sonunda yapılan yardımlardan biri İdari Reform yardımıydı. Bu yardımla birlikte Türkiye’de Anglo-Amerikan yaklaşımı hâkim oldu. Üniversitelerde kamu yönetimi kürsülerinin kurulması ile 1952 yılından itibaren Anglo-Amerikan dönemi başlamış oldu. 1980’ li yıllarda işletmecilik konusunun kamuya uyarlaması çalışmaları başladı. Gelinen noktada ise kamu yönetiminin tüm dünyada kimliği tam oturmamış bir kavram olduğunu görüyoruz. Dünyada yönetim kavramı zor bir konu iken kamu yönetimi konusunun daha zor olduğunu söylemek yerinde olacaktır.
2018 yılına gelindiğinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile sadece parlamenter sistemde değil aynı zamanda idare yapısında da reform yapılması amaçlanmıştır. Sistemde erklerin uygulamasının oturma bölümü daha öncelikli olduğu için idari kısımda herhangi somut bir ilerleme yoktur. İdare bölümü için söylenebilecek Kıta Avrupa yaklaşımı ile yazılmış olduğunu söyleyebiliriz. Fakat uygulama bölümüne henüz tam olarak geçilmediği için sistem hakkında yorum yapmak yanlış olur. Bu duruma bir eksiklik olarak bakılmamalı idare bölümündeki uygulamaya farklı yaklaşım geliştirilerek geçilebileceği bir zamanın olduğu fırsatı ile bakılmalıdır.
Henüz dünyada bile kamu yönetimi yaklaşımı ve kimlik sorunu tartışılırken ülkemize özgü bir kamu yönetim modeli geliştirilebilir. Merkez Anadolu yaklaşım ile Avrupa ve Asya arasındaki bağlantı noktası ve zengin geçmişi ile Türk Yönetimi modeli oluşturulabilir. Bu yönüyle dünyada farklı bir yaklaşım ortaya konmuş olunurken yeni çağın yönetim modeli ile kamu yönetim alanında öncü olunabilir. Bu Türkiye için bir fırsattır.
Tarihe bakıldığında kamu yönetimi açısından en zengin geçmişe sahip ülke Türkiye’dir. Hal böyle olunca geçmişin deneyimi gelecek ön görüsüyle harmanlanarak Merkez Anadolu Yönetim Modeli oluşturulmalıdır. Birçok ilimsel kaynakta dünyanın merkezi Anadolu olarak gösterildiği için bu modelde de Merkez Anadolu vurgusuna atıf yapılarak isimlendirilmiştir.
Yeni çağın süper güçlü ülkelerinden biri olarak rol model alınacak ve kural koyucu bir ülke olmak istiyorsak Merkez Anadolu Kamu Yönetim Modeli’ ni ivedilikle oluşturmalıyız.