Eski dönem devlet yönetimi yaklaşımları, pandemi süreciyle birlikte başarısızlığa uğramıştır. Kıt’a Avrupası ve Anglo-Amerikan yönetim yaklaşımları, Covid-19’un yarattığı krizle başa çıkmada yetersiz kalmıştır. Bu durum, devlet yönetimlerinin, algılandığı kadar güçlü olmadığını ortaya koymuştur.
Pandemi ile başlayan yeni çağa geçiş süreci 2025 yılında tamamlanacak ve bu tarihten itibaren tam anlamıyla yeni bir çağa girmiş olacağız. Yeni çağda, özellikle devlet yönetiminde büyük değişiklikler yaşanacak; yönetimler, eski dönemlerin yapısından uzaklaşarak, yeni çağın gereksinimlerine uygun yeni yapılar geliştireceklerdir.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Yaklaşımı, dünya genelindeki değişimlerin getirdiği yeni çağın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla geliştirilmiş bir yönetim modelidir. Bu yaklaşımın temeli, Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’dir.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, yeni çağda devletlerin “Denetimli Kuvvetler Ayrılığı İlkesi”ni benimsemesi gerektiğini savunur. Bu ilke, yasama, yürütme ve yargı erklerinin yanı sıra bir denetim erkinin de eklenmesiyle oluşan bir kuramdır. Bu kurama göre, devletin tüm erkleri yönetimsel denetime tabi tutulacak; hedeflere ulaşma, eksiklikleri tespit etme ve çalışan performanslarını değerlendirme konularında sürekli bir çalışma yürütülecektir. Böylece, ülkenin kalkınması önündeki görünür ve görünmez engeller kaldırılacak ve gelecekte ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçilecektir. Denetim faaliyetleri, ülkenin kalkınmasını ve toplumun refahını artırmada en önemli araçtır. Yönetimsel denetim mekanizması olmayan hiçbir devlet, yeni çağın süper güçleri arasında yer alamaz.
Denetimli kuvvetler ayrılığı ilkesi, demokrasilerde uygulandığında, devlet uygulamalarında daha fazla demokratik adım atılmasını sağlayacaktır. Hiçbir erk, gücü tek başına elinde tutma eğiliminde olmayacak; bu da vesayet, örtülü darbe ve dar bir oligark grubun hâkimiyetindeki yönetim uygulamalarının önüne geçecektir. Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi’nin uygulanması, daha fazla demokrasi anlamına gelecektir. Artan demokrasi, bir ülkedeki refah ve kalkınmayı da artıracaktır. Böylece denetim, kalkınma, demokrasi ve refah artışında çarpan etkisi yaratacaktır. Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Yaklaşımı sayesinde, yeni çağda süper güç olma hedefi daha ulaşılabilir hale gelecektir. Ancak, sistemin sağlam bir şekilde kurulması ve sağlıklı bir şekilde işlemesi büyük önem taşımaktadır. Sistemin sürdürülebilirliği, başarısı için kritik bir faktördür.
Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, tüm yönetim biçimlerinde uygulanabilir bir modeldir ve her yönetim biçiminde yüksek katma değer sunar. Ancak, demokrasiler için daha fazla çarpan etkisi yaratacağı açıktır. Bu nedenle, özellikle demokrasiyi benimsemiş ülkelerin bu sistemle yeni çağda ilerlemeleri kendi çıkarlarına olacaktır.
Sonuç olarak, Merkez Anadolu yaklaşımı, yalnızca bir devlet yönetim sistemi oluşturmakla kalmayıp, birçok olumlu etki yaratacaktır. Statik ilkelerin ötesinde, tamamen dinamik bir yapıya sahip olan Merkez Anadolu Devlet Yönetimi Sistemi, devletlerin kalkınmasının ötesinde süper güç haline gelmelerini sağlayacak en önemli bileşen olacaktır. Demokrasileri daha güçlü kılan bir kaldıraç olmasının ötesinde güçlendirilmiş demokrasiyi ülkeye getiren ve bunun yerleşik bir şekilde devlet yönetimi kültürü haline gelmesini sağlayacak olan bir araçtır.
