2020 yılında Liman Yayınevi’nden yayımlanan “Pandemi Sonrasında Türkiye” adlı kitabımda, 2019 yılında ilan edilen Pandeminin dünya genelinde yeni bir çağın başlangıcını işaret ettiğini ifade etmiştik. Bu yeni çağın tam olarak başlaması için altı yıllık bir geçiş sürecinin olacağı ve bu sürecin geçiş dönemi olarak adlandırılacağı belirtilmişti.
Yeni çağa geçiş süreci ise aşağıdaki şekilde tanımlanmıştı:
Yeni çağa geçiş süreci 2025 yılında tamamlanacak ve yeni bir dünya düzeni ortaya çıkacak. Bu yeni dünyada, geçmiş dönemlere ait tanımların yerini yenileri alacak ve oyunun kurallarının değil, oyunun kendisinin değiştiğine tanıklık edeceğiz. Değişimin öncüsü olarak devlet yönetimleri öne çıkacak. Burada kastedilen, görevdeki kişiler veya partiler değil, devlet yönetim sistemlerinin dönüşümüdür. Devlet yönetimine dair tüm kavramlarda değişiklikler yaşanacak ve yeni dünya düzeni için gerekli tanımlara tanık olacağız.
Bir gerçek var ki, 2019 yılından bu yana merkezi Anadolu’da yaşanan ciddi kargaşalar, zorluklar ve acılar tüm dünyayı etkiledi. Ancak bu durumu bir doğum sancısı olarak değerlendirmek faydalı olabilir. Her doğumda olduğu gibi, bu geçiş sürecinin sonunda da mucizeler yaşanacak.
Devlet yönetim sistemleri, geçmişteki hantal, muhafazakâr ve değişime kapalı yapılar yerine, daha hızlı karar alabilen ve değişime açık sistemlerle yer değiştirecek. Bu dönüşüm, yönetimlerin değişimlere karşı daha dinamik bir yaklaşım sergilemesini sağlayacak. Yönetim sistemleri, belirli ilkelerin statik kalırken, geri kalan unsurların dinamik bir yapı sergilediği bir dengeye oturacak.
Dünya genelinde devletlerarası ilişkiler, gruplaşmalar ve işbirlikleri de yeni bir evreye girecek. Geçmişteki birlikler ve topluluklar, daha az sayıda devletin yer aldığı ve daha hızlı hareket edebilen topluluklarla değişecek.
Devletlerdeki üst aklın etkisi daha belirgin hale gelecek ve siyasetin devlet yönetimindeki rolü azalacak. Orta ve uzun vadeli politika, strateji ve planlamalarda siyaset kurumu daha az etkin olacakken, günlük politikalarda ise siyasetin varlığını göreceğiz.
Sonuç olarak, 2025 yılı, yeni bir çağın başlangıcıyla birlikte alışkanlıkların değiştiği ve yeni düzenin getirdiği farklı dinamiklerin hissedileceği bir yıl olarak öne çıkacak. Devlet yönetimleri açısından önemli gelişmelerin yaşanacağı ve çeşitli dinamiklerin etkisinin hissedileceği bir dönem olacak. Yeni çağ, dünya genelinde oyunun değiştiği bir yıl olarak tarihteki yerini alacak.