Günlük rutinlerimiz içinde, iş hayatında, sosyal hayatımızda, üzerimize biçilmiş roller olduğunu inkar edemeyiz. Hepimiz günlük hayatta sosyal maskemizi takarak, akşam eve dönene kadar bu maskemizle yaşamımızı idame ettirmeye çalışıyoruz. Her yere yetişmek, yaptığımız her işte başarılı olmak, sosyal hayata zaman ayırmak, en önemli faktörler arasında yer alıyor.
Yetememe hissi, daha hızlı olmanın ve durmamanın gerekliliği, bir noktaya kadar motive edici olabiliyor. Bununla beraber, o noktanın bizi hem fiziksel hem ruhsal açıdan nereye getirdiği, burada oldukça önemli diyebiliriz.
Yaşam döngüsünde önemli olanın, “ben yeterliyim” hissini sonuna kadar hissetmek olduğunu unutmamak gerekiyor. Bazen dinginliğin sırrına ermek, bizi tüm sosyal maskelerimizin ağırlığından kurtarabilir.
Yavaşlamanın ve durmanın, elbette o kadar ürkütücü bir durum olmadığını kendimize telkin edersek, önce kendimize ve böylece çevremize ne kadar faydalı olacağımız, bu noktada düşünülmesi gereken en önemli faktör olabilir.
Gün içinde yapılacaklar listesindekilerin hepsinin bizim sorumluluğumuzda olmadığını, her yere koşa koşa yetişmenin bizi belki de olumsuz etkilediğini gözlemlememiz gerektiğini, öncelikle değerlendirmenin faydası, kesinlikle yadsınamaz.
Hem bedenen hem ruhen yıpranmak; aslında kişinin ruhsal ve fiziksel olarak kendini dinlememesi, kendi iç sesine kulak vermemesi ve üzerine aldığı sorumluluğu mükemmel bir şekilde yerine getirmek için çalışmasından kaynaklanır dersek, abartmış olmayız.
Günü planlarken, dinlenmenin boşa zaman kaybetmek olmadığını bilerek, hiçbir şey yapmadan yalnızca sevdiğimiz bir müzikle sevdiğimiz içecekleri yudumlamanın verdiği hazzı sonuna kadar hissederek, acele etmemenin sırrına belki de varabiliriz.
Hiç kimsenin ve doğadaki hiçbir nesnenin bitmek tükenmek bitmeyen kaynakları olduğunu söyleyemeyeceğimiz gerçeği, yıllar geçtikçe yüzümüze mutlaka vuruyor. Fiziksel ve ruhsal enerjimizi sonsuzmuş gibi harcamak yerine, belki de durmanın hazzını hissetmeyi denemeyi ihmal etmemeliyiz.
Yavaşlamadığımızda, sakinleşmediğimizde ve durmadığımızda, bunun sağlığımıza nasıl etki ettiğini fark etmek, her şey için geç kalmışlık hissi yaratabilir. Bu hissi yaşamadan önce, günde sadece birkaç dakika yalnızca kendimize zaman ayırdığımızda, yaşam kaldığı yerden devam edebilir. Dünyanın dönüşünün, sorumluluğumuzdaki günlük işlerin aksamadığını deneyimleyerek, artık rahatlamanın vaktinin geldiğinin farkına varabiliriz.