Narsisizm ve toksiklik hakkında bu kadar çok konuşuluyorken ve yazı yazılmışken, bir de madalyonun öbür yüzünü çevirmek, bu konuları daha detaylı anlamaya yardımcı olacaktır. Son zamanların moda tabirleri olarak “narsisizm” ve “toksiklik”, bugün pek çok insanın birbirini daha yakından tanımadan ve karşısındaki insanın neler yaşadığını bilmeden yapıştırdığı etiketler de olabiliyor.
Kişilerin davranışlarının altında yatan sebepleri anlamadan, bu yönde teşhis koymak ve kişileri etiketlemek, insan ilişkilerinin giderek daha fazla bozulmasına da neden olabiliyor. Karşımızdaki kişinin hoşlanmadığımız bir davranışını gördüğümüzde, bu noktada öncelikle “narsist” veya “toksik kişilik” teşhisini koyuverdiğimiz zamanlar oluyor. Karşımızdaki belki kesinlikle böyle biri olmayabiliyor da. Bu tip teşhislerin o kadar kolay koyulamayacağını da ayrıca belirtmek gerekir.
Bazen bazı insanlar yaşadıkları sorunlarla bağlantılı olarak da farklı duygu-durum bozuklukları yaşayabilir. Bu insanların kişiliklerinde “narsisizm” ya da “toksiklik” olduğu anlamına gelmiyor. Bu noktada öncelikle karşı tarafla açık bir iletişim kurmak, belki de aradaki iletişimin düzelmesine yönelik önemli bir adım olabilir. Karşı tarafı yakından tanıma yolunda ilerleyerek, kişinin davranışları ve tutumlarıyla ilgili daha fazla bilgi edinebiliriz.
Algılarımızı eleştirmek, yargılamak yönünde değil de daha yapıcı şekilde karşı tarafa karşı açarsak, çözüm odaklı daha hızlı ve emin adımlar atmış oluyoruz. Elbette kişilik bozukluğuna sahip insanların oldukça zorlayıcı olduğu, bilinen bir gerçektir. Bununla beraber her zor insan da bu tip kişilik bozukluğuna sahip değildir diyebiliriz. Belki de öncelikle karşı tarafın davranışlarıyla ilgili nedenleri anlama konusunda, son zamanlarda neler yaşadığına dair küçük sohbetler edebiliriz. Empati yaparak, karşı tarafla yaşanan anlaşmazlıkların geçici olduğuna da böylece kanaat getirebiliriz.
Yaşanan sorunların nedeninin kaynağını karşı taraf olarak görmeden önce, kendimize bir ayna tutarak da davranışlarımızı doğru değerlendirme yoluna gitmek önemlidir. Bu şekilde uzlaşmanın daha kolay olması söz konusudur. Karşı taraftaki insanın aslında ciddi kişilik sorunları olmadığı biliniyorsa ve anlaşılmışsa, yargılama yerine şefkat göstermek daha yapıcı olacaktır. Karşı tarafa destek vererek, olumlu yönde değişimin nasıl olacağını gözlemleyebiliriz.
Narsistik ve toksik davranış biçimlerini düzenli olarak gösteren, manipülatör kimseler de hayatımızda yer alıyorsa, bu noktada davranışlara tepki göstermek yerine büyük resmi görerek ve manipülasyonlara karşı gardımızı alma tekniklerini uygulayarak, kendimizi koruyabiliriz.